Cevap :

Kimilerinin başına gelen bazı durumlar kendi başımıza geldiğinde acaba ne yaparız diye düşünürüm bazen.

Mesela siz hiç insan öldürebilir misiniz ?

Cevap : Hayır.

Peki, birisi için hapis yatabilir misiniz ?

Hayır.

Birisine böbreğinizi verir misiniz ?

Bilemiyorum, sanmıyorum

Birisi için ölmeniz istense, canınızı verir misiniz ?

Hayır veremem, yaşamak istiyorum

Hepsi de hayır deme olasılığımızın yüksek olduğu durumlar değil mi ?  Peki şimdi soruların şeklini biraz değiştirelim.

Siz evladınız için böbreğinizi verir misiniz ?

Ne demek!

Peki evladınız için hapis yatar mısınız ?

Düşünmem bile!

Evladınız için birini öldürmeniz gerekse, öldürebilir misiniz ?

Kesinlikle!

Peki ölmeniz gerekse

Derhal…

Cevaplar nasıl değişti değil mi ?

Anne olmadan önce, şu malum evlat sevgisi hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. İnsan anne olunca beyninin sınırlarını zorluyor sevgisini ölçebilmek için, nasıl bu kadar çok olduğuna şaştığı bu sevgiyi yer bulamıyor koyacak… Düşündükçe de aklına böyle deli fikirler geliyor. Evet diyor, yaparım, valla yaparım, onu da yaparım, bunu da yaparım, nasıl yaparım hem de… Sonra rahatlıyor, tamam ne kadar sevdiğimi biliyorum, herkes de bilsin diye ölçü bile veriyorum, dehşete düşüyor insan…

Bu dünyada anneler, babalar ve evlatları olmasaydı, yani evlat denen şey, insanın kanından, canından olan, içinden çıkan varlık olmasaydı, karşılıksız sevgi olur muydu ? Peki sevgi olur muydu ? İnsanlar bugün olduğundan daha mı kötü olurdu o zaman. Herkes herkese daha kolay mı kötülük yapardı, bu sevgi mi bizi daha iyi yapıyor, insan, fedakarlığı, iyilik yapmayı, daha uyumlu ve sevgi dolu yaşamayı bu sevgi sayesinde mi öğreniyor ?

Bilmiyorum, ama bu var olan sevginin, çokluğu ve bitip tükenmezliği sayesinde kendimin daha iyi bir insan olduğunu biliyorum, ama bu sevgi için de gerekirse de en büyük kötülükleri yapabileceğimi görüp, dehşete düşüyorum…

aileler birbirlerine ne olursa olun bağlı kalırlar ve kendilerini her şey için feda ederler .