Cevap :
Anadolu’nun kuzey batısında, 14. yüzyılın başında kurulan bu küçük Türk Beyliği, o devirde benzerleri çok görülen olaylardan biri olduğundan başlangıçta hemen hiç dikkati çekmemiş ve ancak 1354’te Rumeli’ye geçtikten sonra Osmanlı Beyliği’nin hayatı temelinden ve süratle değişmiştir. Osmanlıların yüzyıllık bir zaman içinde bir uç beyliğinden bir dünya imparatorluğu haline gelmesi, Ortaçağ sonrası Doğu Avrupa ve hatta dünya tarihinin de benzeri az görülen olaylarından biridir. Bu gelişmede, bir Oğuz boyu olan Osmanlıların devlet kurma işinde sahip bulundukları dinamizmin büyük payı olmakla beraber, o devirde Bizans’ta ve Avrupa’da mevcut şartların bu büyük başarıdaki katkılarının bugüne kadar gereği gibi araştırılmadığı da bir gerçektir.
Osmanlı İmparatorluğu’nun temelini Avrupa’daki arazisi oluşturacaktı. Osmanlıların emsalsiz başarıları, Bizans’ın ve diğer Balkan ülkelerinin zayıf ve Batı Hıristiyan âleminin karışıklıklar içinde bulunması sayesinde gerçekleşiyordu. Daha başlangıçta Bizans’ın iç kavgalarına karışıyor ve ülkeyi tanıma fırsatını buluyor. Balkanların zaafını görüyor ve böylece istikbaldeki stratejilerini tayin ediyorlardı.
IV. Haçlı Seferinden sonra parçalanan Bizans İmparatorluğu’nun İznik’e sığınan Greklerin büyük gayretleri sonunda, 1261’de eski başşehir İstanbul geri alınarak buraya taşınması, yeni ve aşılması güç problemler çıkarmıştı. Geri alınan başşehir haraptı ve yeniden inşası taşra için büyük bir masraf kapısı açmıştı. 57 yıllık Lâtin İmparatorluğu, Bizans İmparatorluğu’nda büyük rahneler açmıştı, geri alınan başşehir bunları asla telâfi edemeyecekti. İstanbul artık her taraftan hücumlara açık ve zayıf bir bünyeye sahipti. İtalyan deniz devletleri Bizans’ın bütün denizlerinde yerleşmişlerdi ve kolonileri İmparatorluğun bütün arazisi üzerinde dağılmıştı. Balkanlarda Sırp ve Bulgar devletleri, gittikçe İmparatorluk zararına büyümekte ve kuvvetlenmekte idiler. Batıda, Bizans’a karşı düşmanca duygular hakimdi.