Cevap :

Göktürk, Uygur, Karahanlı yazı dilleri Eski Türkçe içinde yer alır. Bunların örneklerini İslamiyet’ten Önceki Türk Edebiyatında ve Geçiş Dönemi diye adlandırdığımız 11. ve 12. Yüzyıl Türk edebiyatında görmüştük. Türk yazı dili 13. yüzyılda biri Batı Türkçesi, diğeri Kuzey-Doğu Türkçesi olmak üzere ikiye ayrıldı. Batı Türkçesi içinde zamanla Anadolu Türkçesi, Azeri Türkçesi, Türkmen Türkçesi, Gagavuz Türkçesi gibi yazı dilleri meydana geldi. Batı Türkçesinin temelini Eski Anadolu Türkçesi oluşturur. 13. ve 14. yüzyıllar bu yazı dilinin oluşup gelişme dönemidir. Bu dönemde, bu yazı dili ile ortaya konan ve  anonim birer özellik gösteren Battalnameler, Dânışmendnâmeler, Saltuknâmeler ve Dede Korkut Hikâyeleri önem arz eder. 13. ve 14. yüzyılların  önemli bir özelliği de bu dönemde Tasavvuf inanışının hızla yayılarak şiirimizin başlıca konu ve teması haline gelmesidir.

 

Mevlâna Celaleddin-i Rûmî

Eserlerini Farsça yazdığı için Türk Edebiyatı’nın herhangi bir bölümüne dâhil edemediğimiz, Mevlana (Celalettin-i Rumi) Anadolu’da yetişen mutasavvıf şair ve düşünürlerin en büyük iki isminden biridir. (Diğeri Yunus Emre) 
Mevlevi tarikatının rehberidir. (Kurucusu değildir; çünkü  tarikat, oğlu Sultan Veled tarafından kurulmuştur.)

Mevlana’nın beş eseri vardır:

Mesnevi: Dini tasavvufi ve ahlâki yanı ağır basan didaktik bir eserdir. (6 cilt, 25618 beyit) Mesnevi’de işlenen konuların çoğu öğüt vermek amacı güder. Konuların işlenişinde hikâye ve fabllarla konuyu açıklama, örnekleme, verilmek istenen düşünceyi pekiştirme yolu izlenir ve her hikâye bir öğütle bitirilir.  Farsça yazılmıştır.

Divan-ı Kebir: Eserde tasavvufi aşk işlenir.

Fîhî Ma Fîh: Mevlâna’nın sohbetleri sırasında, başta tasavvuf olmak üzere din, ahlâk, felsefe ile ilgili görüşlerini anlattığı; dünya, insan ve şiir anlayışını söz konusu ettiği konuşmalarından meydana gelir.

Mecâlis-i Seb’a: Mevlâna’nın yedi vaazının bir araya getirilmesiyle meydana getirilmiştir.

Mektûbat: Dönemin Selçuklu devleti ileri gelenlerine, dönemin devlet adamlarına, dostlarına yazdığı 145 mektubun bir araya getirilmesiyle oluşturulmuştur.

Sultan Veled (1226–1312)

Mevlana’nın oğludur. 
Dini-tasavvufi konulara ağırlık vermekle birlikte biçim olarak Divan tarzı şiirleri Anadolu’da ilk yazan odur. 
Şiirlerinin çoğu Farsçadır. Türkçe birkaç gazeli ve mesnevi biçimli birkaç parçası vardır. 
Farsça eserlerinden bazılarının sonuna Türkçe bölümler eklenmiştir.

Eserleri:

İbtidanâme: Mevlâna’nın ve onunla ilişkileri olan kişilerin yaşamlarına ait bilgiler içerir.

Rebâbnâme: Mesnevidir.

İntihânâme: Mesnevidir.

Maarif: Mevlâna’nın sözlerinin açıklanması yanı sıra kendi özelliklerini ve dönemine ait olayları anlatır.

 

Şeyyad Hamza

Selçuklular devrinde Anadolu'da Yunus Emre'den önce Türkçe şiir yazan ilk şairlerden biri de Şeyyad Hamza'dır. 
Gezgin bir derviş olan Şeyyad Hamza, hece ile de şiirler yazıyordu. 
Hece ile yazdığı şiirlerindeki dil, aruz zorlamalarından uzak kaldığı için daha pürüzsüz, daha tabiidir.

Yûsuf u Züleyhâ: Mesnevidir. 1529 beyittir. Eser, Kur’an-ı Kerîm’deki Yûsuf kıssasına dayanmaktadır.

 

Hoca Dehhani

13. yüzyılda yaşamıştır. 
Horasan Türklerindendir. 
İran edebiyatı etkisiyle din dışı şiirler yazdı. 
Divan edebiyatının ilk şairi olarak kabul edilir. 
Şiirlerinin en önemli teması aşktır. 
Farsça bir Selçuklu Şehnamesi yazdığı da söylenir; ancak bu eser bugün elimizde değildir.

 

Ahmed FakîhÇarhnâme: 100 beyitlik bir kasidedir. Eser tasavvuf konusunda öğretici bilgiler içerir. Dünyanın faniliğinden bahseden, günahtan kaçınmayı öğütleyen Çarhnâme, halk için yazılmış dini-ahlâki bir eserdir.

 

Haliloğlu Yahya Burgazi (13. Yüzyıl)

Fütüvvetnâme: Mevlâna’nın mesnevisinden yararlanılmıştır.

 

Gülşehri (14.Yüzyıl)

1250 yılında doğduğu tahmin edilmektedir. 
Gençliğinde edebiyat ve tasavvuf öğrenmiştir. 
Ahi Evranı Veli ile 50 yıl beraber yaşamıştır. 
Farsça ve Arapça öğrenmiş, ancak o, eserlerini Türkçe yazmıştır. 
Türkçeyi bir sanat dili haline getirmeyi çok isteyen bir şairdir.
Ahi Evran'ın ölümünden sonra Ahilik postuna oturmuştur. 
1335 yılında ölen Gülşehri çok ince ruhlu bir şair idi.

Mantıku’t- Tayr: Gülşennâme olarak da bilinen  eser İranlı şair F. Attar’ın aynı adlı eserinin çevirisidir. “Kuş Dili” demektir. Tasavvufi ve alegorik bir eserdir.

Prof. Dr. Muhammet Yelten.............................