Cevap :
Cumhuriyetin İlanından Günümüze Kadar Edebiyatımızı Etkileyen Olaylar
Yeni Türk Edebiyatı araştırmalarında öteden beri kullanılan “Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı” terimini, kendi içinde tam bir bütünlüğe sahip bir edebiyat sürecini veya başlangıcı ve sonu belli bir edebiyat dönemini ifade eden bir adlandırma gibi düşünmemek gerekir. Edebî değişmeden çok siyasî ve sosyal değişmeyi ifade eden bu terim, birçok edebiyat tarihinde veya edebiyat araştırmasında Tanzimat’tan sonra başlayan “Yeni Türk Edebiyatı”nın büyük bir alt döneminin adı olarak, Cumhuriyet’in ilânından günümüze kadar gelen yaklaşık seksen yıllık bir süreçte ortaya çıkan edebî hareket, kişilik ve olguları ifade etmek için kullanılır. Tam bir edebî adlandırma olmasa da bu döneme “Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı” denmesinin yine de anlamlı ve geçerli bir tarafı vardır. Gerçekten de Cumhuriyet’in 1923’te ilânından sonra Atatürk’ün önderliğinde gerçekleşen devrimler ve bu devrimler doğrultusunda ortaya çıkan büyük sosyal, siyasî ve kültürel değişme, edebiyatımızı büyük ölçüde şekillendirmiş, varlığına önceki dönemlerden farklı bir yön ve biçim vermiştir.
Yine de Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı, edebiyatımızda Tanzimat’tan sonra başlayan modernleşme akımının son ve en büyük halkası veya atılımı olmaktan başka türlü ele alınamaz. Başka deyişle bu edebiyatın oluşumunda Tanzimat ve Meşrutiyet dönemlerinde ortaya çıkan yeni edebiyat hareketlerinin ihmal edilemez bir yeri vardır.
Bilindiği gibi edebiyatımızda yenileşme Tanzimat Fermanı’nın 1839’da ilânından yaklaşık yirmi yıl sonra başlamıştı. Yeni şiir ilkin Şinasi’nin 1856’dan itibaren Mustafa Reşit Paşa için yazdığı kasidelerle başlamış, modern tiyatronun ilk eseri yine Şinasi‘nin 1859’da yazdığı Şair Evlenmesi olmuş, roman türünün ilk örneğini de Şemsettin Sami, 1872’de yayımladığı Taaşşuk-ı Tal’at ve Fitnat’la vermişti.
Böylece başlayan Yeni Türk Edebiyatında Şinasi ve Namık Kemal’in eserleriyle gelen yeni fikir ve görüşler, Abdülhak Hamit’in şiirde denediği yeni şekiller, çeşitli yollardan Cumhuriyet Dönemi Edebiyatına sızarak daha modern ve ileri fikir veya şekillere ulaşmışlardır. Modern roman ve tiyatro türleri de yine bu dönemde basit örnekler halinde de olsa kendini göstermiş ve bu türler, daha sonraki dönemlerde gelişerek üstün örneklerini Cumhuriyet Dönemi edebiyatında bulmuşlardır.
1896-1901 yıllarında edebiyatımıza hakim olan Servet-i Fünûn edebî anlayışının büyük temsilcisi Halit Ziya Uşaklıgil, romana has bir dil oluşturmuş ve yazdığı Mai ve Siyah ve Aşk-ı Memnu gibi eserler, bu türün zirve eserleri olarak Cumhuriyet’ten sonra sürekli hatırlanmış ve örnek alınan modeller olmuştur. Kısa hikâyenin de onun usta k