Cevap :
Etnografya (budun betimi, kavmiyat), kavimleri karşılaştırarak inceleyen, kültür oluşumlarını araştıran ırk bilimi. Yunanca ethnos (insanlar) ile graphein (yazım) kelimelerinin birleşmesinden meydana gelmiştir. İnsanın toplumsal varlığını niteliksel ve niceliksel olarak inceler. Bu incelemeleri alan çalışmasına göre gerçekleştirir. Bütünlükçü bir yöntem tercih eder. Bu yönteme göre insan-toplum ilişkisi birbirinden ayrı ögeler olarak anlaşılamaz. Geleneği gezi yazıları ve sömürgecilik dönemi raporlarına da dayanmaktadır.
Küçük yapıda sosyal grupların yaşamının her yönünü akrabalık açısından olduğu kadar, ekonomi, siyaset, dil ya ekoloji açısından da eksiksiz bir biçimde ve yerinde inceleyen bilgi dalı. Sömürgeciliğin sona erişi ve “ilkel” denen halk topluluklarının giderek uygarlaşması, etnografların bundan böyle kendi toplumlarındaki kırsal ve kentsel topluluklarla ilgilenmelerine yol açtı. İlgilenilen, incelenen topluluğun dilini bir ölçüde olsun bilmeyi gerektiren etnografya anket (soruşturma) yöntemini kullanır, toplanan bilgilerin ve konuların yazımını ve düzenlemesini yapar
Etnografya kelimesinin anlamı; cins ve topluluk manasına olan eıhnos ile yazma, çizme anlamına gelen grapho kelimelerinin birleşmesinden meydana gelmiştir.
Etnografya Terim olarak insan topluluklarının çeşitli zaman ve yerlerde tabiata hakim olmak, sosyal ihtiyaçlarını karşılamak için sarfettiklcri gayretlerin sonucunda ortaya çıkan maddi ve manevi kültürlerin tasviri analizlerini yapan bilim dalının adıdır.
Milletlerin yaşayış şekillerinin tasvir edilmesi ve onları tanıma ilmi. Kavim, kabile, aşiret gibi insan topluluklarını tasvir eder. Terim olarak 19. asır başında ortaya çıktı. Önce insan topluluklarının dillerinin bilgisi yerine kullanıldı. 1910 dan sonra maddi kült ürün bütün sahalarına yayıldı. Türkçede etnoğrafyanın, karşılığı olarak ilm-i akvam, kavmiyet, akvamiyyet, tasvir-i akvam tabirleri kullanıldı etnoğrafya, insan topluluklarının meydana getirdiği maddi kültürle rini tasvir eder. giyim, süs eşyası, ev aletleri, avcılık, yapı maddeleri, tarım aletleri, halk sanatlarına aid aletler, bir yayık veya beşiğin yapılışı etnoğrafyanın husüsu içine girer.
Türklerde etnoğrafik araştırmalar Meşrütiyet devrinden sonra başlamıştır. Satı Bey, Mekteb-i Mülkiyede müstakil ders olarak okutmuş, ders notlarını da etnoğrafya ilm-i Akvam ismiyle kitap halinde yayımlamıştır 1912. Daha sonra gelişerek araştırmalar artıp, kitap ve dergilerde bu konular işlenmeye başlamıştır. Dr. Hamit Zübeyir Koşay, A. Rıza Yalmanın araştırma ve yayımları ile gerçek etnoğrafya çalışmaları yapılmıştır.
Türk Ocağı tarafından yayımlanan Türk Yurdu Dergisinde Türklerin Orta asya ve Anadoludaki etnoğrafya malzemeleri hakkında çeşitli makaleler yayımlanmıştır. Bazı il dergilerinde de bu saha ile ilgili çalışmalar yayımlanmıştır. ıspartada Ün, bursada Türküm, Balıkesirde Kaynak, bunlardan bazılarıdır.
Daha sonraki yılarda devlet kuruluşları ve özel kuruluşlarca çeşitli eserler yayımlanmıştır. 1930 senesinde ankarada açılan ilk etnoğrafya müzesinde birçok eser toplanarak sergilenmiştir. Bundan sonra adana, afyon, Bergama, bursa, diyarbakır, edirne, erzurum, gaziantep, izmir, konya, kütahya, manisa, kastamonu, kayseri, kahramanmaraş niğde, sivas, sinop, Tire, tokat ve Vanda, istanbulda Türk ve islam eserleri, Topkapı, resim ve heykel müzeleri etnoğrafik eserleri ihtiva etmektedir. Geniş bir kültür ve sanata sahib olan Türk milletinin, gerçek manada etnoğrafisi tesbit edilmiş denemez.