Cevap :
-Ateş böceklerinin ışık saçmasına neden olan enzimi kodlayan gen tütün bitkisine aktarıldığında,bu bitkininde ışık saçtığı görülmüştür. -İnsandan alınan bir gen koyuna aktarıldığında,koyunun sütünden elde edilen bir madde insanda bir çeşit akciğer hastalığının tedavisinde kullanılmıştır. -Soğuk denizlerde yaşayan bir balıktan alınan gen domates ve çileğe aktarıldığında,bu bitkilerinde soğuğa dayanabildiği gözlenmiştir. -Organik atıkları parçalayıcı bir enzim bakterilere aktarıldığında, sudaki organik atıkların parçalandığı ve su kirliliğinin ortadan kalktığı gözlenmiştir. -A vitamini bakımında fakir olan beyaz pirince bir bakteri ve nergis bitkisinden gen aktarılarak,pirincin A vitamini değeri yükseltilmiştir. -İnsülin hormonunu kodlayan gen bakterilere aktarılarak,şeker hastalarına daha hızlı ve ekonomik şekilde insülin üretilmektedir. Yukarıda verdiğim örnekler dışında ayrıca farelere HIV virüsü verilip, AIDS çalışmaları yapılmaktadır.Bu çalışmaların sayesinde insanlardaki zararlı genler ayıklanacak ve gelecekte daha sağlıklı bir insan nesli olacaktır...
Biyoteknolojinin Zararları
Bitki, hayvan veya mikroorganizmaların tamamı yada bir parçası kullanılarak yeni bir organizma (bitki, hayvan yada mikroorganizma) elde etmek veya var olan bir organizmanın genetik yapısında arzu edilen yönde değişiklikler meydana getirmek amacı ile kullanılan yöntemlerin tamamına Biyoteknoloji denmektedir. Biyoteknolojinin en kötü yönü taraflıolarak kullanıma açık olmasıdır. Örneğin üretilen biyolojik silahların pek çoğu günümüzde biyoteknoloji kullanılarak yapılmaktadır. Aynı şekilde biyoteknoloji kullanılarak yapılan GDO (Genetiği Değiştirilmiş Organizma) ‘ lar sebze ve meyve üretiminde kullanılmaktadır. Genetik mühendisliği uygulanmış ürünler potansiyel olarak toksik olup insan sağlığını tehdit edici bir konumdadır. Yiyecek alerjisi olan kişiler de günlük besin maddelerine eklenen yabancı proteinlerden zarar görebilirler, çünkü söz konusu proteinler insanlar tarafından şimdiye kadar hiç tüketilmemişlerdir. Gelecekte olası bir kamu sağlığı felaketini önleyebilmek için pazarlama aşamasından önce hayvanlarda ve gönüllü insanlarda uzun dönemli testler yapılması gereklidir. Yapılan çalışmalarda genetiği değiştirilmiş ürünler yetiştiren Amerikalı çiftçilerin geleneksel tarım yapan çiftçilere göre daha fazla tarım ilacı kullandıkları tesbit edilmiştir, çünkü bu bitkiler tarım ilaçlarına karşıda dirençlidir. İlaca karşı dirençli olan bu bitkilerin özelliği tarım ilaçlarından zarar görmemeleridir. Dolayısıyla çiftçiler bitkilerdeki haşeratı öldürmek için tarım ilaçlarını fazla miktarlarda kullanabilmekte ve bitkide bundan zarar görmemektedir. Bio teknolojide lider olan şirketler aynı zamanda toksik tarım ilaçlarını da üretip satmaktadırlar, dolayısıyla bu şirketler bitkileri özellikle genetik olarak ilaca karşı dirençli olarak dizayn etmekte ve böylece çiftçilere daha fazla tarım ilacı satma imkanı bulmaktadırlar. Genetiği değiştirilmiş ürünlerin ekili olduğu alanlardan genetiği değiştirilmiş polenler rüzgar, yağmur, kuşlar, arılar ve polen taşıyıcı böcekler tarafından hem organik hem de normal tarımın yapıldığı alanlara taşınmakta ve buradaki ekinlerin DNA’sını kirletmektedir. Organik tarımla uğraşan çifçiler genetik kirliliğin kontrol edilemeyeceğini savunmakta ve bunların yaşayan canlılar oldukları için çoğalabileceklerini, göç edebileceklerini, mutasyona uğrayabileceklerini belirtmektedirler. Genetik olarak değiştirilmiş mısırların polenleri Monarch kelebeklerini zehirlenmesine sebep olmaktaydı. Araştırmalar bu tür ürünlerin yararlı böceklere ve topraktaki yararlı mikroorganizmalara belki de kuşlara bile zarar verdiğini tespit etmiştir. Genetiği değiştirilmiş yiyecekler ve bio teknoloji ürünü gıdaların kullanımı 12.000 yıldan beri devam edegelen geleneksel tarım üretimine sekte vurmakta, kullanılmakta olan Terminatör Teknolojisi gibi metodlar tohumların kısırlaşmasına sebep olmaktadır. Böylece dolaylı bir şekilde zorlanan çiftçiler çok daha pahalı olan genetik mühendisliği ürünü tohumları bir avuç global monopolden almak zorunda kalmaktadırlar.