Cevap :

Selamun aleykum,

Arabca bilmediðim için Kur'an-ý Kerim'i hemen herkesin yaptýðý gibi herakelendirilmiþ Arabca yazýsýndan okuyorum, ve beraberinde de zahiri anlamýný anlayabilmek için Türkçe mealini takib ediyorum. Ancak takdir edersiniz ki, Arabca bilmeyen birisi için Kur'an-ý Kerim'i sadece mealini okuyarak anlamaya çalýþmak pek de mümkün deðil, zira Kur'an-ý Kerim'in sadece zahiri anlamýný anlayabilmek için (ilm sahiblerinin anlayabildiði batýnî anlamýna hiç deðinmiyorum) gerek Arab dilinde kullanýlan bazý dilbilgisi konularýný gerekse Kur'an-ý Kerim'in kendine has bazý anlatým özelliklerini bilmek gerekiyor.

Kur'an-ý Kerim-i çocukluðumdan beri çok okuduðum için ve çeþitli tefsir sohbetlerini takib ettiðim için yukarýda bahsettiðim bazý özellikleri zaman içerisinde öðrenegeldim. Bu özelliklerinden bazýlarýný burada, neyden bahsettiðimin tam olarak anlaþýlmasý için, örnek vermek istiyorum:


"ve" ve "fe" Baðlaçlarý: Ayný konunun devamý niteliðindeki ardýþýk ayetler birbirlerine üç farklý þekilde baðlanýrlar. Birincisi "ve" baðlacý ile; "ve" baðlacý ile baðlanan ayetlerin anlamlarý arasýnda bir iliþki olduðu manasý anlaþýlýr. Ýkincisi "fe" baðlacý ile; "fe" baðlacý ile baðlanan ayetler "ve" baðlacýna göre daha "çabuk" bir iliþkiye sahibtirler. Mesela "Fe kâlû... (Ve dedi ki...)" þeklinde baþlayan bir ayette belirtilen konuþma bir önceki ayetteki olaydan "hemen" sonra denmiþtir. Mesela tarihi bir olay anlatýrken "fe" baðlacý kullanýlmýþsa bu olay hemen bir öncekini takiben gerçekleþmiþ demektir. Halbiki "ve" ile baðlanan tarihi olay önceki ayetteki olayýn bir sonucu olarak takib eden olaylar dizisi ile yýllar sonra zuhur etmiþ olabilir. Üçüncüsü ise hiçbir baðlaç kullanýlmadan direk ikinci ayetin birincisini takib etmesidir, bu durumda ayetlerdeki olaylar arasýndaki iliþki daha zayýftýr. "Demek" Fiili: Kur'an-ý Kerim'de pek çok yerde kullanýlan "demek", "söylemek" gibi fiillerdeki anlam gerçekte aðýz ile konuþmak manasýna gelmeyebilir, hatta gelmemektedir. Mesela Bakara suresinin ikinci sayfasýnda geçen "Ve minen-nasi men yekûlû... (Ve insanlarýn bir kýsmý derler ki...)" diye baþlayan ayette aslýnda insanlarýn aðýzlarýyla söyledikleri þeylerden çok, davranýþ olarak ortaya koyduklarý tavýr kastedilmektedir. Sayýlan isimlerden ilk zikredilenlerin sonrakilerden daha baskýn olmasý: Kur'an-ý Kerim'deki bazý ayetlerde, bazý þeylerin isimleri sayýlmýþtýr. Örneðin Fatih'a suresinde "Ýyyâke nâbudû ve iyyâke nesteýyn (Yalnýz sana ibadet ederiz, ve yalnýz senden isteriz)" ayetinde Allah'a teslimiyetin iki ana "ibadet etmek (emirlerinie uyup yasaklarýndan kaçýnmak" maddesi "istemek (medet ummak)" maddesinden önce zikredilmiþtir. Ýkinci bir örnek, Ahzab suresinin 73. ayetinden: "Allah, münafýk erkekleri ve münafýk kadýnlarý, müþrik erkekleri ve müþrik kadýnlarý azablandýracak; mü'min erkeklerin ve mü'min kadýnlarýn tevbesini kabul edecektir. Allah çok baðýþlayandýr, çok esirgeyendir" ayetinde "azab etme" bahsi "baðýþlama bahsinden, "erkek" cinsi "kadýn" cinsinden, "münafýk" da "muþrik"ten önce zikredilmiþtir