Cevaplandı

Atatürk'ün Müziğe verdiği Önem (Bir Paragraf olabilir?)

 

Cevap :

Atatürk, bütün sanat dallarına önem verdiği gibi, müziğe de büyük önem vermiştir. 1913 yılında Sofya’da askeri ateşe olarak görev yaptığı dönemde, çok sesli müziğe ilgi duymaya başlamış, klasik müzik konserlerine ve operalara giderek bu tarz müzik türlerini yakından tanıma fırsatı bulmuştur.

Atatürk, bütün sanat dallarına önem verdiği gibi, müziğe de büyük önem vermiştir. 1913 yılında Sofya’da askeri ateşe olarak görev yaptığı dönemde, çok sesli müziğe ilgi duymaya başlamış, klasik müzik konserlerine ve operalara giderek bu tarz müzik türlerini yakından tanıma fırsatı bulmuştur.

Cumhuriyetin ilan edilmesinin ardından bir çok yeniliklere imza atan Atatürk, topluma öz Türk musikisi dışında, klasik müzik ve operayı da sevdirmek ve tanıtmak için çalışmalarda bulunmuş, bu tür müzik konserlerini izlemeye giderek, halkında bu yeni müzik türlerini sevmesini arzulamıştır.

Türk toplumuna evrensel müziğin çok sesli ezgilerini tanıtmayı, sevdirmeyi amaçlayan Atatürk, Türk musikisinin gücünü ve etkisini hiç bir zaman görmezden gelmemiş, şarkılar ve türküler onun günlük yaşamının bir parçası olmuştur adeta.

Türk kültüründe önemli bir yere sahip olan türkülerin toplumun bir aynası olduğunu, hüznü ve sevinci içerisinde barındırdığını iyi bilen Büyük Önder, “Müzik hayatın neşesi, ruhu, sevinci ve her şeyidir” demek suretiyle, müziğin yaşamın ta kendisi olduğunu ifade etmiştir.

Atatürk’ün beğendiği bestekâr, güfteci ve güçlü yorumcular arasında bulunan; Münir Nurettin Selçuk, Saadettin Kaynak, Mustafa Nafiz, Afitap, Yesarî Asım Arsoy, Hamiyet, Safiye Ayla, Müzeyyen Senar, Selahattin Pınar ve daha nice sanatçıların seslendirdiği şarkı ve türkülerden başka, Atatürk’ün tren yolculukları sırasında Necip Celal Andel’in Seyyan (Oskay) tarafından seslendirilen “Yıllar” tangosunu dinlemesi, O`nun müziğin her dalı ile yakından ilgilendiğinin göstergesidir.

Atatürk’ün bir başka türlü sevdiği ve dinlerken duygulandığı Rumeli türkülerini de unutmamak gerekir. Falih Rıfkı Atay, ‘Çankaya’ adlı kitabında, Atatürk’ün Rumeli türkülerini dinlerken hissettiklerini “Rumeli türkülerini söylerken derin ve onulmaz bir gurbet ve sıla acısı gözlerinde yaşarırdı” sözleriyle açıklar.

Şarkı ve türkü dinlemekten büyük keyif alan Atatürk, söylenen şarkı ve türkülere kendiside zaman zaman eşlik etmiş, sahnedeki sanatçılar ile yakından ilgilenmiştir.

Atatürk’ün müziğe verdiği önem ve müziğin gelişimine dair yaptığı çalışmalar, onun bir sanat aşığı olduğunun ispatıdır adeta.

Atatürk’ün sevdiği şarkı ve türkülerden bazıları

Söyle Ruhum Sevdan Beni Kaç Yıl Yakacak

Aşk Denilen Cellata

Aman Beyim

Kadın Kıyma Canıma

Çeşmesinin Üstüne

Beni Sevmez Biliyorum

Gözlerim Arıyor Seni Her Yerde

Ayrılamam Ölsem Bile

Dağları Hep Kar Aldı

Gönül Durmaz Su Gibi Çağlar

Gözüne Sürme Çekmiş

Yüzüne Dolan Her Gece (Gözün Aydın)

Tam Üç Sene

Beyoğlu’ndan Geçerken

Gelmiş İken Buraya (Çal-Çal)

Ağlarım Çağlar Gibi

Fırat (Bingöllerden Süzülürsün)

Demedim Hiç Ona Kimsin (Ah Kadın Ah O Kadın)

Bahçenizde Sümbül Olsam Sevdiğiniz Bir Gül Olsam

Köpürsün Badeler Taşsın Dökülsün Neş’eler Gelsin

Süzüp Süzüp de Ey Melek

Bir Nev-Civansın Şuh-i Cihansın

Etme Beyhude Figan Vazgeç Gönül

Çiçekten Nağmeden Bir Deste Bağlar

Bir Yer ki Sabah Olmayacaktır

Leylakların Hayali Salkımların Emeli

Aşkınla Yanan Gönlüme

Delisin Deli Gönlüm

Sabah Yıllardan Beri

Yürü Dilber Yürü Ömrümün Varı (Sürmelim Aman)

Cana Rakibi Handan Edersin

Yanık Ömer

Şahane Gözler Şahane

Alişimin Kaşları Kare

Yemen Türküsü

Vardar Ovası

Çanakkale İçinde

Dağlar Dağlar Viran Dağlar

Havada Bulut Yok

Bülbülüm Altın Kafeste

Kırmızı Gülün Alı Var

Atladım Bahçene Girdim

Sarı Zeybek