Cevap :

Anadolu, uygarlıkların doğup geliştiği, pek çok ulusa ve kültüre yurtluk yapan 
coğrafyadır. Anadolu'nun Türkler tarafından yurt tutulmasından sonra Anadolu kültürüne ışık 
tutan inanç ve hoşgörü önderlerinden biri Mevlânâ Celâleddin Rûmî'dir. Mevlânâ yaşadığı çağı
aşarak mesajını günümüz insanına kadar ulaştırabilen bilim çevrelerinde ve popüler çevrelerde 
dünya çapında tanınan mutasavvıflardan biridir. 
Dinî-tasavvufî Türk edebiyatının başlangıcı Ahmet Yesevî ve Yesevîlikle olmuştur. 12. 
yüzyılda Türkistan’da ortaya çıkmış ilk Türk tarikatı olan “Yesevîlik” ile İslâmî bilgi, âhlak ve 
tasavvuf prensiplerini geniş halk kitlelerine öğretip telkin eden Ahmet Yesevî ve hâlifeleri 
olmuştur. Yesevîlik düşüncesine bağlı derviş ve ozanlar 11. yüzyıldan itibaren Anadolu’ya 
geldiler. 13. yüzyılda Anadolu’daki siyasî ve ekonomik çöküntü ortamında dinî-tasavvufî 
düşüncelerle beslenen bir zemin üzerinde Mevlâna ve Yunus Emre gibi iki büyük sanatçı yetişti. 
Klasik İslam kültürüne bağlı Mevlâna, Farsça yazdığı şiirlerle aydın çevrelerde, Yunus ise Türk 
diliyle yazdığı şiirlerle halk çevrelerinde büyük etki bıraktı. Bu dönemde dinî konular dışında şiir 
söyleyen ozanların yanı sıra dinî-tasavvufî düşüncelerini tekkeler çevresinde sistemli bir şekilde 
yaymaya çalışan birtakım dervişlerin yeni bir şiir yarattığını görüyoruz