Xberkayx
Cevaplandı

ülkesinin, Yüksek Bağımsızlığını Korumasını Bilen Türk Milleti, Dilini De Yabancı Diller Boyunduruğundan Kurtarmalıdır. Atatürk ' ün Bu Sözü İle İlgili Makale Lazım Arkadaşlar Bir Yardım Edin Makale Olmasada bana yardım edecek yazabileceğim değinebilecekğim konu başlıklar falan yazın lütfen !

Cevap :

Millî his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin millî ve zengin olması millî hissin inkişafında müessirdir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil, şuurla işlensin.

Ülkesini, yüksek istiklâlini korumasını bilen Türk Milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.”

Türk Dil Kurumu (TDK) Türkçe Sözlük’lerinin kapağını açınca, 2 Eylül 1930 tarihi, Gazi M. Kemal imzası ve Mustafa Kemal Atatürk’ün elyazısıyla yazılmış bu sözler karşılar bizi …

Ata’mızın sözlerinin üstünden yetmiş beş yıl geçti… Türkiye Cumhuriyeti’nin Dil Devrimi yetmiş üç yılı geride bıraktı… Atatürk’ü altmış yedi yıl önce yüreklerimize perçinledik… Ama, aradan geçen uzun yıllara karşın, Ulu Önder’in ve sözlerinin “Türk Milleti”ne kılavuzluğu bugün aynı değerde, aynı önemde sürüyor.

Çünkü, yerküreyi sömürerek, talan ederek ayakta duran emperyalist devletler doymak bilmiyor, emperyalizmin vahşi sömürü düzeni durmak bilmiyor ve giderek küreselleşiyor… Çünkü, uygar(!) Batılı, göz koyduğu her yere demokrasi(!), insan hakları(!) ve özgürlük(!) götürüyor(!) ve ulus devletleri parçalayıp yok etmek, ulusal kimlikleri ortadan kaldırmak, dünyayı birbirine benzeyen, kimliksiz, kişiliksiz, edilgen, binlerce toprak parçası ve insan kümeleri yapbozu durumuna getirmek amacını, artmış bir iştahla sürdürüyor!..

Bu amaçla, toprakların, ülkelerin talan edilmesi yetmiyor ABD’ye ve Avrupa devletlerine, insanların soykırım halinde yok edilmesi, örneğin ABD’nin Körfez Savaşı’nda 60.000 (altmış bin), Irak’ı istilasında 120.000 (yüz yirmi bin) masum insanı, çocuk demeden, kadın demeden, yaşlı demeden, hasta demeden, camilere bile doldurarak öldürmesi yetmiyor!..

Neden? Çünkü, emperyalizm, hiçbir işgal gücünün işgal edilen ülkenin halkından daha kalabalık olamayacağını biliyor… Vietnam batağından çıkamamış emperyalist orduların sonunda Ortadoğu, günün birinde İran, günün birinde Venezuela -ve günün birinde, şaşıp yanılıp cami duvarını kirletmek gibi bir yanlış hesaba kalkışması durumunda da Anadolu- cehenneminde boğulacağını anlıyor... O nedenle, dünyayı bütünüyle ele geçirme amacının karşısında en büyük engel olarak gördüğü “ulus bilinci”ni yok etmek istiyor.

ABD, emperyalizmin ulu efendisi, İkinci Büyük Savaş’tan bugüne tüm dünyaya sürekli “I want you! (Seni istiyorum!)” diye haykırıyor hepimizin gözbebeklerimize bakarak. Yani, “biz”i istiyor emperyalizm; benliğimizi istiyor, kimliğimizi istiyor, bizi biz yapan değerlerimizi istiyor; kültürümüzü istiyor; dilimizi istiyor!.. Bu amaç içinse, elbette -doğrudan ya da dolaylı- her yolu deniyor.

“Millî his ile dil arasındaki bağın çok kuvvetli olduğu”nu da biliyor uygar(!) Batı -ve onun besleme işbirlikçileri-, “Dilin millî ve zengin olmasının millî hissin inkişafında (gelişmesi) müessir (etkili)” olduğunu da! Ulusal kimliğimizi bozmanın, ulusal değerlerimizi yozlaştırmakla başarılabileceğini, bunun yolunun da Türkçe bozularak, dilimiz aşağılanarak, yaralanarak, Türkçe’de gedikler oluşturularak, dilimize yabancı kullanımlar ve sözcükler sokuşturularak açılacağını biliyor!..

Türkiye’nin okullarında

İngilizce eğitim

Atatürk’ün ölümüyle başlayan karşıdevrim sürecinin bütün iktidarları, bu yolda da Batının işbirlikçisi ve taşeronu olarak davranageliyor. Böylece, uzun yıllardır, ülkemizdeki eğitim kurumlarında Türkçe’nin özenle öğretilmesi savsaklanıyor. Bunun yerine, çocuklarımız, hem de devlet okullarımızda, daha ilk sınıflardan itibaren İngilizce üzerinden eğitilmeye(!) başlıyor; en azından İngiltere ve ABD’nin dil ve kültürüne yakınlık duymayı öğreniyor!

İlköğretim okulları ve liselerimizde Türkçe eğitim aşağılanıyor. “Türklerin Ülkesi”nde Türk anne babaların Türk çocukları, -ne yazık ki- İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca eğitim yapan Türkiye Cumhuriyeti okullarında o dilde eğitim alabilmek için, yıllarca, yarış atları gibi, bu okulların giriş sınavlarına hazırlanıyor! Türkiye Cumhuriyeti’nde, eğitim kurumlarının önemli bir bölümünde, lise ve üniversitelerde, öğrenciler, ağırlıkla İngilizce olmak üzere, yabancı dil temelli “hazırlık” sınıflarında eğitim alıyor ve yine ne yazık ki, bu hazırlığın neye “hazırlık” olduğunu da henüz bütün Türkler kavramıyor.

“Türklerin Ülkesi”nde, Türkiye Cumhuriyeti üniversitelerinin yine önemli bir bölümü yabancı dilde eğitim yapıyor, bazı üniversiteler de öğrencilerini önce yabancı dil “hazırlık” sınıflarında eğitiyor(!). Öylesine ki, yabancı dilde eğitim yapan üniversitelerimizde, Türk Devrim Tarihi dersleri bile yabancı kitaplar temel alınarak, yabancı bakış açısıyla, elbette ki İngilizce olarak işleniyor!..

Türkiye üniversitelerinde İngilizce’nin önemi

Yükseköğretim kurumlarımızda, araştırma görevlisi kadrolarının sınavlarından öğretim üyeliğindeki aşama sınavlarına kadar her adımda, yabancı dil bilgisi ya da yabancı dilde yayın yapma gibi etkinlikler daha çok puan getiriyor. Üniversiteler ve sınav kurulları, Türkçe yapılmış çalışma, sunum ve yayınları önemsemiyor, neredeyse yok sayıyor. Bu nedenle, Türkiye Cumhuriyeti üniversitelerinin öğretim üyeleri, ilerleyebilmek için, örneğin doçent ya da profesör olabilmek için, öncelikle, İngilizce sunulmuş çalışma ve yayınlar yapmanın peşine düşüyor. Bu yayınların yabancı ülkelerde yayımlanan dergilerde yer alması, ilerleme yolunu daha çok ve daha çabuk açıyor. Böylece Türk “bilim adamı”, kendi ülkesinin, “Türklerin Ülkesi”nin sorunlarını belirleyen ve çözüm önerileri üreten araştırmalar yapmak yerine, yabancı ülke dergilerinde yer alabilecek ve Türkiye’nin sorunlarıyla hiç ilgisi olmayan çalışma ve araştırma konularına yöneliyor...

 

internette birsürü örnek var boşuna puan harcadın