Cevap :

neden google dan farklı kitaplar araştırmıyorsun ama öneriyim klik gibi kitaplar çok güzel 

Bilm
Kış Bahçesi

Ateşböceği Yolu kitabının yazarından, bir anne ile kızları arasındaki karmaşık bağlara ve geçmiş ile gelecek arasındaki yıkılmaz bağa dair sürükleyici, yürek sızlatacak kadar etkileyici ve güzel bir roman. Bazen annenin geçmişine bir kapı araladığında, kendi geleceğini bulursun! Meredith ve Nina Whitson birbirine taban tabana zıt karakterlerdeki kız kardeşlerdir. Biri evde kalıp çocuklarına bakmış ve aile işinin başına geçmiş, diğeriyse hayallerinin peşinden gidip dünyayı gezmiş ve ünlü bir foto muhabir olmuştur. Ancak sevgili babaları hastalandığında bu birbirine yabancı iki kadın, kendilerini yine bir arada, şimdi bile kızlarına herhangi bir avuntu vermeyen, aşırı mesafeli anneleri Anyanın yanında bulacaktır. Anneleriyle aralarındaki tek bağ, onun, çocukluklarında bazı geceler kızlara anlattığı bir Rus masalıdır. Ölüm döşeğindeki babalarınınsa, hayatındaki kadınlardan son bir arzusu vardır. Anya kızlarına bir masal anlatacaktır; yıllar önce başladığı ama hiç bitirmediği o masalı. Hem de bu kez sonuna kadar. Bu masal daha önce duydukları hiçbir şeye benzememektedir; altmış yıldan uzun bir zamanı kapsayan, savaş mağduru Leningradda başlayıp günümüz Alaskasına kadar uzanan, sürükleyici, gizemli bir aşk hikâyesi. Ninanın gerçeği açığa çıkarma konusundaki saplantısı, onları annelerinin geçmişlerinde, ailelerini tümüyle sarsacak ve tamamen değiştirecek bir sır öğrenecekleri, beklenmedik bir yolculuğa sürükler. İlk sayfasından son sayfasına kadar büyüleyen Kış Bahçesi, hem epik bir aşk hikâyesi hem de yaşamları kesişen kadınların detaylı bir portresi olması bakımından nadir bulunur bir eser. İlham verici şiirsel yazımıyla, son sayfa okunduktan uzun süre sonra bile okuyucunun aklından çıkmayacak. Okuyucular, anne ve kızlar yakınlaştıkça hem gülmekten hem de ağlamaktan kendilerini alamayacaklar.

Kristin Hannah

 

Goriot Baba

Dönemin Fransa′sını, bir pansiyonda kalan insanlar ve onların çarpık ilişkileri üzerinden anlatan; tarihin ve sanatın buluştuğu o ince çizgide duran önemli bir klasik.Goriot Baba’nın başından geçenler okuyanları etkiliyecek düzeyde gerçek olaylardır. Olay Paris’te geçmesine rağmen evrensel niteliktedir. Herkes her an buna benzer bir olayı yaşayabilir.
İnsanlardaki maddi ilerlemenin bazen duyguları ne kadar silikleştirmeye çalıştığına bu romanda şahit olacaksınız.
Balzac’ın klasikleşen üslubunun en seçkin örneklerinden biri oan Goriot Baba’yı, bir solukta okuyacaksınız.

Balzac

İhtişam ve Sefalet

O güne kadar hemen hiçbir yazarın üstünde durmadığı ‘kanun dışı’ların dünyasına dikkatimizi çekiyor Balzac. Cemiyette olan biten herşeyi müthiş bir dikkatle gözlemleyen yazarın anlattığı 1800’lü yılların Paris’i 2000’lerin eşiğindeki halimiz sanki. Kanunda yeri olmayan fakat gerçekte var olanların dünyasını büyük ustalıkla anlatan Balzac, ihtirasın, sevginin, kinin, sevginin, sadakatin ve hıyanetin hep bir arada yaşandığı toplumun çeşitli kesimlerinde dolaştırıyor bizi…
Cemiyetin sefil ve muhteşem yanlarını gözler önüne seren bu romanı okuduğunuzda, insanlığın sorunlarının, acılarının, sevinçlerinin ve ihtiyaçlarının asırlara meydan okuyarak hiç değişmediğini göreceksiniz.

Balzac

 

Coriolanus

Shakespeare’in Julius Caesar ve Antonius ve Kleopatra ile birlikte konusunu Roma tarihinden alan üç eserinden biridir. Bu üç tragedya da aynı kaynaktan, Grek biyografi yazarı Plutarkos’un (M.S.46-120), ünlü Grek ve Romalıların yaşamlarını anlatan eserinin, Sir Thomas Nort tarafından yapılan çevirisinden yararlanılarak yazılmıştır.

Adını, Romalı komutan Caius Martius Coriolanus’tan alan bu tragedya, eserlerinde insanların ihtiraslarını hayatın gayesi edinmeleri ortak temasını işleyen Shakespeare’in dehasından nasibini almış bir şaheserdir.

 

Hamlet

Shakespeare, büyük trajedelerinde yaşamla ölüm, insanla evren arasındaki çatışmayı ele alır ve insanın dayanma gücünün sınırlarını araştırır. Bu trajediler, Rönesans döneminde temelleri sarsılan inanç dünyasının yaratığı karanlıkta, bireyin kendi içindeki Tanrı’yı arayışının bunalımlarını ödünsüz bir yaklaşımla sergilemektedir.Bu trajedilerin ilki olan Hamlet (1600-1601) özellikle ahlak sorunlarının sunuluşundaki sanatsal denge açısından çok başarılıdır. Eserdeki öç alma teması ise ahlakın yanı sıraduygusal gerekçelerle yüklenmiştir.
Düşüncenin hayattan bağımsız olmadığı dikkate alınırsa, Hamlet’i yazıldığı dönemin bir aynası olarak görmek mümkündür. Bir solukta okuyacak bir klasik için, perdeler az sonra size açılıyor.

Shakespeare