Cevap :
The new book is more expensive the old one. --> Yeni kitap eski kitaptan daha pahalı.
Ayşe runs much faster than Rana. --> Ayşe, Rana'dan hızlı koşuyor.
He is far better than me about joking. --> Espri yapmada o, benden çok daha iyidir.
The professor writes more carefully letters than articles. --> Profesör mektupları makalelerden daha dikkatli yazar.
Her dresses are better then her sister's. --> Onun elbiseleri kız kardeşininkilerden daha güzel.
The new cook in the factory is worse than the previous one. --> Fabrikadaki yeni aşçı, bir öncekinden daha kötü.
The judge spoke more patiently than the lawyer. --> Hakim avukattan daha sabırlı konuştu.
The guest left the house more quietly than I expected. --> Misafir evi umduğumdan daha sessiz bir şekilde terk etti.
A dog doesn't eat faster than a cat. --> Köpek kediden daha hızlı yemez.
I get up earlier in Ankara than in Adana. --> Ankara'da, Adana'da olduğundan daha erken kalkıyorum.
The grandfather works harder than his grandchild. --> Büyükbaba torunundan daha çok çalışıyor.
The cow drinks more water than the sheep. --> İnek koyundan çok içer su içer.
My brother cooks worse than me. --> Kardeşim benden daha kötü yemek pişirir.
Learning English is easier than learning Japanese. --> İngilizce öğrenmek, Japonca öğrenmekten daha kolay.
Kader is shorter than her son. --> Kader oğlundan daha kısa.
My suitcase is heavier than your suitcase. --> Benim bavulum seninkinden daha ağır.
Wool is warmer than cotton. --> Yün pamuktan daha sıcak.
Plane is faster than bus. --> Uçak otobüsten daha hızlı.
Hidayet is taller than İbrahim. --> Hidayet, İbrahim'den daha uzun.
Our grandfather is older than my mother. --> Büyükbabam annemden daha yaşlı.
Ships are slower than submarines. --> Gemiler, denizlatılardan daha yavaş.
Kızılırmak is longer than Çoruh River. --> Kızılırmak, Çoruh nehrinden daha uzun.
The Pacific Ocean is broader than the Mediterranean. --> Pasifik Okyanusu, Akdeniz'den daha geniş.
Ayşe is older Fatma. --> Ayşe, Fatma'dan daha büyük (yaşlı).
My camera is more expensive than yours. --> Benim fotoğraf makinam sizinkinden daha pahalı.
Taxi drivers drive less carefully than others. --> Taksi sürücülerinden diğerlerinden daha az dikkatli araba kullanırlar.
This winter is hotter than the winters of 1970's. --> Bu kış, 1970'lerin kışlarından daha sıcak.
İstanbul is more expensive than Malatya. --> İstanbul, Malatya'dan daha pahalı.
Maybe I am happier than you. --> Belki de ben senden daha mutluyum.
A great computer is better than PC's. --> Büyük bir bilgisayar PC'lerden daha iyidir.
Pelin is stronger at bridge than I am. --> Pelin briçte benden daha güçlü.
Truck is bigger than car. --> Kamyon arabadan büyük.
May be this grammar topic, comparative, is easier than others. --> Belki de bu dilbilgisi konusu, Comparative, diğer konulardan daha kolay.
There are more flowers in my balcony than in my kitchen. --> Balkonumda mutfaktakinden daha çok çiçek var.
In the refrigerator there is more cheese than jam. --> Buzdolabında reçelden daha çok peynir var.
Our grandfather drinks more tea than anyone else in our family. --> Büyükbabam ailemizdeki herkesten (herhangi birinden) daha fazla çay içer.
Our daughter eats more vegetables than her elder brother. --> Kızımız abisinden daha fazla sebze yer.
There are fewer watches than clocks in the watchseller. --> Saatçide duvar saatinden daha az kol saati var.
There was more air pollution in the 1970's than in 1960's in Turkey. --> Türkiye'de 1970'lerde, 1960'lardan daha çok hava kirliliği vardı.
Men wear out more shoes than women. --> Erkekler kadınlardan daha çok ayakkabı eskitirler.
Women take care of clothes more than men. --> Kadınlar, giyime erkeklerden daha çok özen gösterirler.