Cevap :
Konu başlıkları
[gizle]
1 Aynı kalan ve değişen değerler
2 Değer değişiminin sosyolojik modeli
3 Gizli devrim(Die stille Revolution):Ronald Inglehart
3.1 Temel varsayımlar
3.2 Değer değişimlerinin sebepleri
3.3 Elisabeth Noelle – Neumann: Değer Değişmelerinin Tehlikeleri
3.3.1 Noelle-Neumann’dan örnekler
3.4 Helmut Klages: Değer Değişimlerinin Tipolojisi
3.5 Inglehart’ın Savları Üzerine Tartışmalar
3.6 Bireyci Değerler ve Eğitim Düzeyi Arasındaki İlgi
3.7 Değer Değişimlerinin Sonuçları
4 Kadının Özgürleştirilmesi Yönünde Eylem Konseyi
4.1 Çocuk Bakım Evlerinin Kurulması
4.2 Helke Sander’in konuşması
ÇAĞIMIZDAKİ DEĞİŞMELER VE DEĞERLERİMİZ
Doç. Dr. Fikret KARAMAN
Elazığ Müftüsü
Çağımız, bilim ve teknoloji çağıdır. İnsanlık bir yandan yeni buluş ve nimetlere ulaşmaya çalışırken diğer yandan da kendisinin heyecan ve şevkini kıracak ya da gölgeleyecek olumsuzluklarla karşılaşmaktadır. Ancak söz konusu bazı değişiklikler çoğu zaman insanı kendine yabancılaştırmakta hatta birtakım öz değerlerinden uzaklaştırmaktadır. Nitekim modern ve sanayi toplumlarında karşılaşılan sosyal olaylar da benzer endişeleri doğrulamaktadır. Son yıllarda en kalkınmış ülkelerde bile sık sık duyulan yolsuzluk, haksız rekabet, rüşvet, kalite ve üretimdeki düşüş de bu hususu teyit etmektedir. Tarafsız bilim adamları, 21. asra girerken bazı düzenlemelerin yeniden yapılmasını zorunlu görmüşlerdir. Buna göre bilgi ve teknoloji, insanlığın manevi değer yargılarına uygun bir biçimde uyarlanmalıdır. Zira toplumun normlarına kayıtsız kalan bilim ve teknolojinin bu şekliyle istenen ve özlenen sonuca ulaşması mümkün değildir. O halde sağlıklı, dengeli, insanlığın huzur ve mutluluğuna cevap teşkil edecek bir bilgi toplumunun oluşması için, insanlığın değer yargılarıyla el ele ve iç içe olması gerekmektedir. Oysa ki sosyal problemlerin artmasına neden olan bu tür gelişmelere karşı çare ve çözüm olabilecek zenginliklerimiz vardır. Batılı bilim adamı Bernard Shaw bu hususu şöyle dile getirmiştir. "Hakiki demokrasinin ideali İslamiyettir. İslamiyet madde ile ruh; ahlak ile ilmi birleştiren tek dindir. Bilgi toplumu oluştururken, İslam'ın peygamberi Hz. Muhammed (s.a.s.) ile bu dinin kaynağı Kur'an gerçeğini dikkatlerden uzak tutamayacağımızı şimdiden kabullenmek zorundayız."(1) Bu nedenle çağımızdaki gelişmelerin ve her biri birer nimet olarak yararlanılması gereken yeniliklerin İslam'ın değerleriyle bütünleştirilerek topluma sunulması gerekmektedir. Esasen fert ve toplum olarak buna mecburuz. Zira dünya yeni bir oluşum ve değişim sürecinden geçerken yeryüzündeki müslümanların sorumsuz ve duyarsız kalmaları düşünülemez. Kaldı ki insanlığın huzuru, barışı, temel hak ve hürriyetlerinin korunması açısından da milli ve manevi değerlerinin bilinmesi ve yaşanmasına ihtiyaç vardır.
Yüce Allah yeryüzündeki bütün varlıkların merkezine insanı yerleştirmiştir. "...Biz insanı en güzel bir biçimde yarattık.."(2) Bu güzellikten murat, onun ruh ve beden kabiliyetleri ile şuur ve serbest iradesidir. Oysa ki çağımızda karşılaşılan birçok olayın özünde bu makul kabiliyet ve iradeyi görememekteyiz. Bir yandan şiddet olayları, hırsızlık, rüşvet ve yolsuzluk gibi haksız kazançlar toplumun maddi hayatını tehdit ederken, diğer yandan da inanç ve moral değerlerin arka plana itilmesi gibi bilimsel izahı olmayan bir yanlışlıkta ısrar edilmektedir. Sihirli ve kurtarıcı olarak takdim edilen kriterler ise dünya barışının ve insanlığın beklentilerini karşılamaktan uzaktır. Zira küreselleşen dünyamızda cereyan eden sıcak ve soğuk savaşlar nedediyle kan akıtılmaya devam edilmektedir. Diğer yandan bazı bölgelerde açlıktan ölen insanların çığlığı duyulmaktadır. Buna rağmen silah ve savunma yatırımları ileri ülkelerde birinci sırayı teşkil ediyorsa kaygılanmamak mümkün değildir. Çünkü yok edilmek istenen, insanın gerçek özü ve değeridir. Yunus ne güzel demiştir. Maddi ve manevi bilimin esası, insanın kendisini bilmesi ve tanımasıdır. "Bir ben vardır bende benden içeru" Herhalde burada anlatılmak istenen öz benliğin korunmasından başka birşey değildir. Bütün tarihi tecrübeler göstermiştir ki bilimin kaynağı din unsuru ve onun getirdiği değerlerin yeri tartışılmayacak kadar önemlidir. Bu konuda bilim adamı Einstein, "İlimsiz din kör, dinsiz ilim ise topaldır." diyerek ilmin hedefine ulaşması için dini değerlerle beslenmesi gerektiğini ortaya koymuştur.
Her toplumun ortak ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik maddi ve manevi kaynaklar bulunmaktadır. Tarihi geleneğimizde Beytü'l Mal olarak bilinen bu kaynağın oluşumunda tüyü bitmemiş yetimin hakkı vardır. Devletin tüzel kişiliğine ait bu tür kaynakları korumak ve kamu hizmetini beklenen düzeyde yerine getirmek çoğu zaman kanun, yargı, medya ve zabıta gibi müeyyidelerle korumak mümkün olamamaktadır. Çünkü en modern kanunları yürürlüğe koyan toplumlarda bile rüşvet zimmet, irtikap, emniyeti suistimal, ihaleye fesat karıştırma, kayırmacılık, haraç ve rant kollama gibi olumsuzlukların yaşandığı sık sık görülmektedir. Öyle anlaşılıyor ki toplumun milli, manevi ve hayati menfaatlerini korumak, kollamak ve yaşatmak için inançlı, dürüst, helal ve haram esprisini bilen, emanete riayet eden, kul, yetim ve devlet malını koruma noktasında Yüce Allah'a karşı vücudunun her zerresinde derin bir heyecan ve sorumluluk taşıyan duyarlı insanlara ihtiyaç vardır. Bunun pratikteki diğer ismi zengin programlarla eğitilmiş insan gücüdür. Zira her toplumun maddi ve manevi varlığını sürdürebilmesi için eğitim programlarının satır aralarına hayati önem taşıyan bu sorumluluk anlayışını yerleştirmek zorundadır. Gücünü Allah'ı tanımaktan alan bu sorumluluk anlayışı vicdanı ve düşünceyi başı boş bırakmamış şayet eğilirse doğrultacak, bozulursa ıslah edecek, azarsa yola getirecek ve zayıf düşerse kuvvetlendirecektir. Yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim de bu sorumluluk anlayışını beşer planında alınabilecek bütün makul tedbirleri önerdikten sonra asıl gerçeği şöyle vurgulamaktadır. "O, yere gireni ve ondan çıkanı, gökten ineni ve oraya yükseleni bilir. Nerede olsanız O sizinle beraberdir. Allah yaptıklarınızı görür."(3) Bu ilahi anlayış ve ikaza muhatap olan insan, gizli açık bütün davranışlarının Allah tarafından denetlendiğini bilir.