Cevap :
Dalış sırasında baş aşağı bir pozisyonda basınca karşı kendimizi rahat hissetmemiz pek kolay değildir. Doğal eğilim basınçtan kaynaklanan sıkışma sırasında hissedilen gerginliktir.
Dalış sıklığı ve tekniği , vücudumuzun basınca karşı adaptasyonunu sağlar.Bu dalışlar sırasında kulakların ve sinüslerin zarar görmemesine oldukça özen gösterilmelidir ..
İnsan vücudu oldukça fazla basınca dayanıklıdır. Sualtında 1148 feet deniz suyu basıncına dayanan ( 510,8 Psi ) insan vücudu, deneysel koşullarda ( laboratuarlarda ) 2250 feet deniz suyu ( 1001,3 Psi ) basıncına dayanmaktadır.
Basınca en duyarlı yerlerimiz, vücudumuzdaki doğal hava boşluklarıdır. Bunların başlıcaları ortakulak, sinüsler ve akciğerlerdir.
Bu boşluklardaki hava basıncının daima dış basınç ortamıyla eşit olması gerekir. Barotravma, inişte sıkışma ve çıkışta da tersine sıkışma olarak görülür. Başlıca semptom inişte özellikle ağrıdır, bu bazı vakalarda kanama ile birlikte olabilir. Diğer sık olmayan semptomlar; baş dönmesi, his kaybı ve yüz felcidir.
Yüzeyde akciğerini tümüyle doldurup tüpsüz dalış yapan, sonra da çıkışta nefes vermeyen bir dalgıçta bir akciğer zedelenmesi oluşmaz. Bunun nedeni önce büzülüp sonra genleşen havanın en fazla ilk hacmine kadar genişlemesidir.
Hemen her dalış yapan kişi suyun henüz birkaç metre altında kulaklarında oluşan ağrıdan yakınır. Bunun nedeni dıştan orta kulak içindeki gaz hacme olan basıncın timpanik membranı içeriye doğru çöktürmesidir. Bu durumu önlemenin tek yolu " kulak açma" denilen Valsalva manevrasıyla, Frenzel manevrasıyla ya da basitçe yutkunarak öztaki kanalı aracılığıyla orta kulak içine hava yollamaktır. Acemi dalgıçlar bu işlemi gerçekleştiremezler. Bazen de ağrı belirgin duruma gelinceye kadar kulak açmazlar. Oysa östaki sfinkterinin anatomik yapısı nedeniyle orta kulak içinde vakum ortaya çıktığında kulak açma giderek zorlaşır. Bu nedenle kulak açma işleminin ağrı eşiğine varılmadan yapılması gerekir