Cevap :
Bu edebî topluluk, Recaizade Mahmut Ekrem'in yönlendirmesiyle bir grup genç sanatçının Servet-i Fünun dergisi etrafında toplanmasıyla oluşur. Bu sanatçılar, Tevfik Fikret, Cenap Sahabettin, Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit, Celal Sahir, Ahmet Hikmet, Ali Ekrem ve Hüseyin Suat'tır. Servet-i Fünun topluluğuna daha sonra Halit Ziya Uşaklıgil de katılmıştır. Servet-i Fünun Edebiyatı, "Edebiyat-ı Cedide" olarak da bilinir. Servet-i Fünuncuların iyi bir eğitim almaları, Batı anlayış ve kültürünün hakim olduğu okullarda okudukları sırada Batılı sanatçıları yakından öğrenmeleri ve hemen hemen hepsinin orta tabaka ailelerden gelmeleri, onlarda ortak bir sanat zevkinin doğmasını sağlamıştır. Fakat aynı sanat zevkine sahip olmalarına rağmen bu zevki eserlerine yansıtış biçimlerinin farklı olduğu unutulmamalıdır. Bu edebiyatta Tanzimat'ta olduğu gibi siyasi bir yön ve aksiyon yoktur. Batı'ya aşırı düşkünlük vardır. Bu da Servet-i Fünuncuların en çok eleştirilen özelliklerindendir. Memleket meseleleri ve Anadolu insanının yaşayışı, bazı küçük denemeler dışında bu edebiyatta mevcut değildir. Yaşadıkları siyasi devir onların, gerçeklerden kaçmalarına, halkın sorunlarıyla ilgilenmemelerine sebep olmuştur.
Servet-i Fünun Edebiyatı 1895 yılında başladı. Bu yılın sonlarında Recaizade'nin teşvik ve aracılığıyla, Servet-i Fünun dergisinin başyazarlığı, onun en kıymetli talebesi Tevfik Fikret'e verildi. Bu sanat çizgisine dahil olup başka dergilerde (Mektep, Maarif, Hazine-i Fünûn, Mirsat ve Malumat) yazan birçok şair ve yazar Serveti Fünun'da toplandı ve hep birden Servet-i Fünun edebiyatı denilen bir edebi çığırı açtılar. Servet-i Fünun Edebiyatı, aslında bir eski - yeni çatışmasının ürünüdür. Tanzimat Edebiyatı'nın klasik edebiyatı savunan sanatçılarıyla yeniliği savunan sanatçıların arasındaki tartışmalar, bu edebiyatın oluşmasına zemin hazırlamıştır. Ayrıca Batı kültürüyle yetişmiş genç sanatçıların, Tanzimat sanatçılarının edebiyatta yaptıkları yenilikleri yeterli görmemeleri de Servet-i Fünun Edebiyatı'nın oluşmasında bir başka etkendir. Servet-i Fünun sanatçıları, II. Abdülhamit döneminin siyasi şartlarından dolayı toplumsal konulara değinmemişler, bireysel konuları tercih etmişlerdir. Bu yüzden Servet-i Fünun döneminde eserler, "sanat için sanat" ilkesiyle ortaya konmuştur. 1901'de Hüseyin Cahit Yalçın'ın Fransız İhtilalini konu alan "Edebiyat ve Hukuk" adlı çevirisinin, Servet-i Fünun dergisinde yayınlanmasıyla dergi kapatılmıştır. Derginin kapatılmasıyla birlikte Servet-i Fünuncular dağılmıştır. Bu dergi bir ay sonra tekrar çıktıysa da dağılan grup bir daha toplanamamıştır.