Cevap :
“İşte senin evin burası. Artık yuvandasın. Yara almış acılı benliğinin şifası bu ağacın köklerinde. İkimizde acılı ruhlar olduğumuzdan kabuğumuzdan sıyrılıp deri değiştirmek zorundaydık. Ben, senin vesilenle bedenimi ruhumu esir almış o karanlık güçten sıyrıldım. Sen de benim aracılığımla köklerinden, göğün sonsuzluğuna uzanacaksın. Sonsuz olmanız için sen ve Jaina burada köklerinize kavuştunuz. Yaşam aşktır, ölmekse kaçış. Senin aşkının ölümsüzlüğü, ancak var oluşunun sonsuzluğuyla mümkün. Sonsuzluğa açılan varoluş kapısında bir, bütün ve tek olmaya hazır mısın? Zaten filizlerinden yeşerdiğin, doğduğun bu yerde, bu kapıdan geçtiğinde tek bir yüzün olacak bundan böyle: o da Aşk..Ruhun tanrısı ve tanrıçası ebediyette kavuşacak..varoluş kapısından toprağa kök salacaksınız beraber..”
Chilam dakikalarca düşünür, kimdir bu esrarengiz sesin sahibi, ne olabilir yaşam ağacının dibinde onu bekleyen?Kendi kendine arka arkaya sorular sorar, ama umut etmez, bir kez daha umutsuzluğa kapılmaya tahammülü yoktur çünkü..Sabırsızlıkla bekler ertesi günü, sabaha kadar gözüne uyku girmeden..Tüm bir günü heyecandan çikolata yiyerek geçirir, tek bir parça saklar, o da adağıdır kakao Tanrısına..
Gün batımına yakın ağaca doğru yola koyulur. Hava serindir, öyle ki, içi ısınsın diye özlediği çikolata çeşmesinden son bir bardak çikolata almak ister, ama daha biraz ilerlemeden donar sıcak çikolatası. Hızlıca yürümektedir, ilerden yaşam ağacı gözükür tüm görkemiyle..O da ne der kendi kendine..ağacın tam dibinde parlak, yemyeşil parıl parıl değerli bir taş gözünü alır..Etrafında gökkuşağının bin bir rengi.. Öylesine güzel renkler bürümüştür ki etrafını, Chilam bir müddet uzaktan seyre dalar ağacı hayranlıkla. Daha önce hiç bu güzellikte bir şeye rastlamamıştır.
Yeşim taşıdır bu..tılsımlı, şifa veren, ona Tanrı’dan sunulmuş özel bir hediye..Ağacın dibinde konuşmaya başlar, ne de olsa kakao Tanrısı onun dediklerini duyacaktır: “Yüce Tanrım, beni buraya bu defa sen getirdin..Bu taştan kolye, yıllardır ettiğim onca dua, senden başka sığınacak hiç kimsem hiç bir şeyim kalmadı. Lütfen bana bununla ne yapacağımı göster ”Bir anda bir kapı aralanır önünde ve Tanrının sesi çalınır kulaklarında: “Bu kapıdan geçince upuzun bir patika çıkacak önüne, çocuğum. 3 gün 3 gece ilerleyeceksin. Önüne odalar çıkacak. Patikanın en sonu çikolata şatosudur. Korkmadan ilerle, elinde tuttuğun bu taş seni tüm kötülüklerden koruyacak, söz veriyorum. Bu taş en kudretli ejderin yeryüzüne bıraktığı tohumların donmasından meydana geldi. Sana cesaret, akıl ve güç verecek. Ana gelebilmek için, geçmişine dönüp her bir kötü anıyı ve olayı affedip kabullenmen gerek. Aksi takdirde hep suçluluk duyacaksın yüreğinde. Ne suçlulukla yaşanır, ne de suçluluktan ölünür, bu sözümü sakın ola ki aklından çıkarma” Alıntı