Cevap :

Allah’a ve kendine yabancılaşan insanları, doğru yola çağırmak için her seferinde Allah insanlara vahiy göndermiş ve onları doğru yola çağırmıştır. Vahye muhatap olan insanlara, vahyi ulaştıracak olanında insan olması ilahi bir yasadır. Bize mesajı ulaştıran Peygamberler bizim gibi insan değil de insan üstü bir varlık olsaydı, bizim o varlıkla ilişki kurabilme imkanımız asgari seviyeye inerdi. “Eğer yer yüzünde yürüyen ve nimetlerinden istifade eden melekler olsaydı, biz onlara elçi olarak gökten bir melek indirirdik” ayetinde de söylendiği gibi bizim dertlerimizden anlamayan, bizim gibi olmayan bir varlığın Peygamber olmasının hiçbir anlamı olmayacaktır.

Vahye muhatap olan insanların büyük kısmı , vahyin kendisiyle, getirdiği mesajla değil vahyi getirenin beşer olmasıyla ilgilenmiştir. Kuran’a baktığımız zaman helak olan bütün kavimlerin kendileri beşer olan Peygamberi değil, melek olan, beşeriyet üstü olan Peygamberi istediklerini görmekteyiz. Bu inkarcı psikolojisinin bir benzerini de Mekke Müşriklerinde görmek mümkündür. Mekke müşrikleri de diğer inkarcılar gibi Peygamberin büyük bir adam yada melek olması gerektiğini düşünmüşlerdi. Hz. Muhammed’in aralarında yaşayan en güvenilir insan olması bile bu düşüncelerini değiştirmemiştir.