Cevap :
-I can run fast.(Hızlı koşabilirim.)
-You can swim(Sen yüzebilirsin)
-They can do this question.(Onlar bu soruyu yapabilirler.)
-We can speak 4 languages.(Biz 4 dil konuşabiliriz.)
-He can understand her.(O,onu anlayabilir.)
-I can’t run fast.(Hızlı koşamam.)
-You can’t swim(Sen yüzemezsin)
-They can’t do this question.(Onlar bu soruyu yapamazlar.)
-We can’t speak 4 languages.(Biz 4 dil konuşamaz.)
-He can’t understand her.(O,onu anlayamaz.)
Aşağıda olumlu ve olumsuz cümleler içerisinde örnekler bulacaksınız. Soru cümleleri içerisinde "can" kullanımı için "Can Soru Cümleleri" başlığına bakınız.
He is very strong man. He can lift many heavy things. --> O güçlü bir adam. Çoğu ağır şeyi kaldırabilir.
She can ride a bike very well. --> O, bisiklete çok iyi binebiliyor.
You can take a break ten minutes every hour. --> Her saat on dakika dinlenebilirsin.
Jale cannot go to the bank, she has a lot of things to do. --> Jale bankaya gidemez, onun yapılacak çok işi var.
You can't mean that! --> Bunu kastetmiş olamazsın! (Bunu kastedemezsin)
You cannot wear the red jacket. Very important persons will visit us. --> kırmızı ceketi giyemezsin! Bizi çok önemli insanlar ziyaret edecek.
She can speak four languages. --> O, dört dil konuşuyor.*
(*İngilizcede dil sahibi olmak "can", yani olaslıkla ifade dilirken, Türkçede bunu olasılık olmadan ifade ederiz)
The doctors are doing all they can, --> Doktorlar yapabilecekleri herşeyi yapıyorlar.
You can't park here. --> Buraya park edemezsiniz.
He can be really annoying sometimes. --> O, gerçekten bazen sıkıcı olabiliyor.
You can get stamps from post office. --> Postaneden pul(lar) alabilirsiniz.
He can't have done it on his own. --> O kendi kendine bunu yapamaz.
Can't you be serious! --> Ciddi olamıyor musun! (Ciddi olamaz mısın)
When you play cards, you can count me out! --> Kağıt oynarken, beni saymayabilirsiniz! Kağıt oynarken, beni katmayın)
You can count on me! --> Beni de sayabilirsiniz!
You can do what you want. --> Ne istiyorsan, onu yapabilirsin.
You can hear everything through that wall. --> Bu duvardan herşeyi duyabilirsin. (Bu duvar aracılığıyla herşeyi duyabilirsin)
Wash the glasses up! You can just leave the dishes. --> Bardakları yıkayın (bulaşık yıkayın)! Tabakları bırakabilirsiniz.
You can put that idea right out of your mind. --> Bu düşünceyi aklında çıkarabilirsin.
You can say good-bye to her! --> Ona elveda diyebilirsin!
You can't say that again! --> Bunu bir daha söyleyemezsin!
You can take my word for it. --> Benim sözlerime inanabilirsin.
You can tell me all your secrets. --> Bana bütün sırlarını anlatabilirsin.
You know how you can reach success. --> Başarıya nasıl ulaşabileceğini sen biliyorsun.
He can't help eating. --> Yemekten kendini alamıyor (Yemeyi durduramıyor)
alıntı