Cevap :

nasıl yazıcam şimdi iki dkkada off sorduğun soru mu??

Atatürk ve tiyatro, Atatürk tiyatrosu
Atatürk o savaş yıllarında bile sanata hakettiği değeri vermeye çalışmış ve bu konuda elinden geleni yapmıştır. İşte konu ile ilgili bir alıntı...

M. Ertuğrul diyor ki : ‘’ Mutlu bir gecede ( 12 Nisan 1930 ) büyük Atatürk sordu:’ Ne İstersiniz benden’ O zamanlar biz binbir yokluk içinde kıvranıyorduk. Atatürk’ten istenecek neler vardı neler. Fakat bence tiyatronun en önemli sorunu, gelecek kuşaklar davasıydı. Kendilerine, bir tiyatro okulu açalım, onu istiyoruz dedim ve arkadan çok geçmeden tiyatro okulu, Devlet Konservatuarı açıldı.

1930’ lar Atatürk’ün sahne sanatlarıyla yakından ilgilendiği yıllardır. Oyun yazdırır, yazılan oyunları düzeltir, besteler, izler. Bu dönemde bir Devlet Tiyatrosu kurulması düşüncesi de gittikçe olgunlaşmaktadır.

19 Haziran 1934’de Atatürk’ün teşvikiyle yazılan Özsoy Operası ( Adnan Saygun),
1 Ekim 1935’ de İstanbul Şehir Tiyatrosunda, Kemal Küçük’ ün yazdığı ilk çocuk oyunu oynanır.

Konservatuarda dersler 1 Kasım 1936’da başlar. İlk mezunları 1941’de verir. ( Melek Ökte, Nermin Sarova, Muazzez Kurtoğlu, Mahir Canova, Salih Canar, Nüzhet Şenbay, Ertuğrul İlgin, Esat Tolga ).
Mezunlar ve öğrenciler, Carl Ebert’in yönetiminde Tatbikat Sahnesi adı altında, zaman zaman dünya klasiklerini sergilerler. 1947’ de Tatbikat Sahnesinin başına Muhsin Ertuğrul getirilir. M. Ertuğrul, daha o yıl 27 Aralık 1947’de, her gece perdelerini açmak üzere, A. Kutsi Tecer’in Köşebaşı adlı oyunu ile Küçük Tiyatroyu hizmete sokacaktır.

1946’ da Devlet Tiyatrosu Genel Müdürlüğü kurulur. 1950 ‘li yıllarda, ‘1950 Kuşağı’ diye anılan yeni tiyatro yazarlarının oyunları, oynanmaya başlar. 1956’ da Bursa ve İzmir’de Devlet Tiyatrosu sahneleri açılır. 1958 yılında A.Ü. Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinde Tiyatro Enstitüsü kurulur. İlerde bu enstitü, üniversitenin çatısı altında bilim ve sanat ana dallarında eğitim veren bir ‘kürsü/ bölüm’ olarak ter alacaktır.

İlk Türkçe oyunun yazıldığı 1859 yılından 1958 yılına kadar geçen süre içinde, 99 yılda, Türk toplumu büyük savaş yaşamış, türlü siyasal, ekonomik sarsıntılardan geçmiş, bir kurtuluş savaşı vermiş, bütün bunlara karşın yazarı, yönetmeni, oyuncusu, yöneticisi, bestecisi, dekoratörü, koreografı, araştırmacısı, eleştirmeni, grafikeri ve seyircisi ile çağdaş tiyatroyu, - opera ve bale ile birlikte- kurmayı, geliştirmeyi ve yaygınlaştırmayı başarmış, 99 yılda 2400 yıllık mesafeyi kapatmıştır.
1958’den sonra daha da büyük atılımlar yaşandı. Bir çok kamu tiyatrosuyla, özel tiyatro, bazı üniversitelerde konservatuar ve tiyatro bölümleri açıldı. Tiyatrolara devlet yardımı başladı, seyirci sayısı arttı, tiyatro ile ilgili yayımlar çoğaldı.

Bugün Türk Tiyatro’sun Batı tiyatrosu ile başabaş yarıştığ, hatta bazı konularda önde olduğunu söyleyebiliriz.