Cevap :
Felsefe-Hikmet İlişkisi
Felsefe ve hikmet kelimeleri, çoğunlukla birbirleri yerine kullanılmaktadır.2 Dolayısıyla hikmet, bir disiplin ve düşünce tarzı olarak da felsefeyle aynı anlamlara gelmektedir. Özellikle 9. yüzyıldan sonra, Müslüman filozoflar, felsefe kavramı yerine, hikmet kavramını benimsemişlerdir.
Bunun nedenlerine bakıldığında, aynı dönemde ortaya çıkan felsefeye olan muhalefeti azaltmanın ve bu kavram yerine Kur’ânî bir ifade olan hikmeti öne çıkarmanın amaçlandığı söylenebilir. Bununla birlikte İslâm’a kendi iç bünyesine daha uygun ve yakın, yerli bir kavram özlemi de giderilmiştir. Hakikatte felsefe kavramı içinde, anlam bakımından hikmet kavramının taşıdığı ve içinde barındırdığı anlamlar dizgisi mevcuttur. Nitekim felsefe, Yunanca filosofia (philsophia), sevgi anlamına gelen filo ve hikmet anlamına gelen sofia kelimelerinin bir araya gelmesinden oluşmuştur. Aksine olarak bazı düşünürler, felsefeyi, hikmetin içinde değerlendirmiş olabilirler.
Ayrıca bazı zamanlar, İslâm filozoflarının hikmeti felsefeden ayırarak farklı anlamlar yükledikleri de görülmüştür. Zira onlar hikmete, felsefeden daha derin ve kapsamlı bir anlamlar yüklemişlerdir. Şu halde hikmet, kesin doğru bilgi, yapılması erdemli olan bir hareket tarzıdır. Kısaca, hikmet bu kullanışla felsefeden daha kapsamlı bir anlam örgüsüne ulaşır. Yani her felsefe, hikmet olabilir; ama her hikmet felsefe değildir. Bu çerçevede hikmet, felsefeden daha geniş bir anlam alanı kazanmaktadır
Felsefe ve Hikmet kazanımı olarak da öğretmenlere, “Hikmet kavramının kökeni belirtilip kadim düşünce çevrelerindeki (Hint, Çin, Pers, Yunan, Türk vb.) yansıları kısaca vurgulanmalıdır”, “Felsefe ve hikmet arasındaki etkileşim ve ilişki açıklanmalıdır” uyarısında bulunuluyor.
Hikmet kavramının, çok sayıda kaynakta, “Allah katından gelen vahyin öğretildiği bilgi, Tanrı’nın insanlar tarafından anlaşılamayan amacı ve eski dilde felsefe” anlamlarına geldiği belirtiliyor.
‘Hikmetsiz felsefe olur mu?’
‘Felsefe ve hikmet arasında nasıl bir etkileşim vardır?’
‘Felsefesiz hikmet, hikmetsiz felsefe olur mu?’ sorularının yöneltilmesi isteniyor.
Öğrencilere konuya ilişkin okutulması önerilen “İmajoloji, Felsefe ve Hikmet” başlıklı örnek parçada da “Bir bilgiye sorular sorabiliyorsak orada felsefe vardır.
Bu sorular aklımızı ve vicdanımızı kullanarak sorduğunuz sorular ise orada hikmet vardır”, “Hakikati ve gerçeği aramadan karar vermek ve harekete geçmek insanı alt türlere yaklaştırır. Hikmet ise insanın duyarlı olmasına yardımcı olur” ifadeleri yer alıyor. Ali Öztürk’ün müfredatta yer verilen yazısının da yer bulduğu ‘İmajoloji’ kitabının tanıtım yazısı şöyle:
“Kavramlar batı çıkışlıdır. Bu bilinçle onların oyununa katılan bizlerin hangi tiyatro sahnesinde olduğumuzu kendimce anlamaya ve çözmeye çalıştım. Yani imajoloji disiplini aracılığıyla insanın macerasını batı laboratuarından çekip alma gayreti içinde oldum.”
Sekiz ünitenin yer aldığı Felsefe müfredatında, daha önce dördüncü ünitede işlenen bilim felsefesi son üniteye alınırken, din felsefesi de iki basamak ilerleyerek, altıncı ünite içine girmeyi başardı.
Din felsefesi ünitesinde kazanımlar bölümünde Varlığın sırrı etkinliği kapsamında, “İnanan bir varlık olarak insan, akıl emanetinin taşınması ve kullanımı, Tanrının varlığı, evrenin yaratılışı, vahyin imkânı, ruhun ölümsüzlüğü gibi konuların felsefi temalar olarak nasıl tartışılabileceği gösterilmelidir” ifadelerine yer verildi.