Cevap :

8296

Kabil’de monarşinin sonlarına yakalanan iki çocuk… Emir ve Hasan. Emir, hikayeyi anlatan baş karakterdir, annesini doğarken kaybetmiştir. Hasan Emir’in arkadaşıdır. Hizmetkarın oğludur, Hazara olduğu için dışlanır, yine aynı sebeple sokaktaki çocuklar tarafından darp edilir, Hasan’ın dövüldüğünü gören Emir, bir şey yapmaz. Bir şey yapmaması tüm hayatını etkileyecektir,

kendini affedememesi tüm hayatına yansıyacaktır. Kabil’de her yıl düzenlenen Uçurtma Şenlikleri bölge halkı tarafından önemsenir. Aileler çocuklarının uçurtmalarını hazırlar, birlikte şenliklere gelir destek olurlar. Uçurtma şenliklerinde Uçurtma düşürme olayı vardır, rakibin ipini kesmek amacı ile sert bir şekilde uçurtmasının yanından uçurtma ile geçilir, uçurtma ipi o sertliğe dayanamayarak düşer, oyunu kaybeder. Bu durumdan sonra düşen uçurtmayı alan çocuklar da vardır. Bunlara Uçurtma Avcısı denir, Kabil’in en iyi Uçurtma Avcısı Hasandır. Taliban’ın yasaklarından sonra ilk defa uçurtma şenliği yapılacaktır, Emir ve Hasan katılmaya karar verirler…

Emir ve Hasan büyük bir heyecan ile yarışmaya katılır, son ikiye kalan uçurtmaları aynı güçlükle uçmaktadır. Emir’in elleri ipler yüzünden kesilse de dayanmaktadır, çünkü son dakikalara gelmiştir… Emir, Hasan’ın talimatları ile ne zaman rakibinin ipini keseceğini belirleyecektir. Hasan şimdi zamanı değil diye sürekli tekrarlar, az zaman sonra tam zamanı der ve Emir harekete geçer, Hasan’ın tam zamanında söylemesi yarışmayı kazanmalarına neden olacaktır. Emir, rakibinin ipini keser, yarışmayı kazanır. İkinci olan uçurtma’yı yakalayan kişi çok önemlidir, Hasan Emir’e bakar, Emir aynı zamanda Hasan’a.. Hasan “Senin için bin tane olsa yakalarım” dedikten sonra, diğer uçurtma avcılarının koştuğu istikametten ters bir istikamete koşar. Uçurtmanın nereye düşeceğini çok iyi tahmin eden Hasan, uçurtmayı alır. Eve hızla koşup Uçurtmayı Emir’e ve evdekilere gösterecektir. Yol kesen çocuklar Uçurtma’yı ister, Hasan vermek istemez, dayak yer.

Monarşi yüzünden ve evde yaşanan tatsızlıklar yüzünden Hasan ve Babası giderler, Emir bu duruma çok üzülür… Bu üzüntü tüm hayatına yansıyacaktır. Yıllar sonra Amerika’ya yerleşen Emir ve Babası, Kabil’i unuturlar, yıllar sonra Emir evlenir, çocuğu olmaz, Hasan’ın vefat ettiğini ancak bir erkek çocuğu olduğunu öğrenir, Kabil’e giderek oradan almak ister. Taliban’ın eline düşen çocuğu zor bir şekilde alır ve Amerika’ya getirir. Burada çocuğun eve alışmasını bekler ve bir hafta sonra parkta gezmeye karar verirler.

Burada bir grup uçurtma şenliği düzenler, Emir, çocuğun oynamasını ister ve çocuk babasından öğrendiği taktikler ile yarışmayı ustaca kazanır.. Çocuk Emir’e “Yakalar mısın?” diyince Emir, “Senin için bin tane olsa yakalarım” der

“Koştum, koştum” diye biten ve kitabı okuyan çoğu insanın gözlerini dolduran bu satırlar ustaca yazılmış. Karakterlerin davranışları çok keskin ve bunu kitaba mükemmel yansıtmış. İnsan psikolojisini çok iyi bilen yazar, karakterlerin davranışlarını analiz eder gibi yazmış. Kitapta üzücü olaylar örneğin Emir’in babasını toprağa vermesi soğukkanlılık ile anlatmış olması kitaba ayrı bir hava katıyor. Acı bir hava… Sanki yakın zamanda babasını kaybetmiş bir çocuktan ağlayarak dinliyoruz o mısraları… uçurtma avcısı