Cevap :
Ana fikir: Üstün insanlardan da üstünü vardır. Bir insan, kendisini her şeyin üstünde görmemelidir. Üstesinden gelinemeyecek iş yoktur.
En yüksek dağ bile olsa, insanlar onu aşmak için üzerine yol yapmayı başarmışlar, dağı aşmışlardır. Yüksek makamlarda bulunan kişileri denetleyen, onlardan hesap soran daha üst makamlar, kişiler vardır. İnsanlar hiçbir zaman kendilerini başkalarından üstün görmemeli, başkalarını küçümsememelidir. Çünkü ondan da üstünü vardır. Onun yaptıklarından daha iyisini yapan bulunur.
Bir iş ne kadar zor ve yapılması olanaksız görünürse görünsün o işin bir çözüm yolu vardır, insan, var oluşundan bu yana sürekli gelişme göstermiş; en zor işlerin altından kolayca, çalışarak kalkmasını bilmiştir.Bir güçlükle karşılaştığımızda, “Bu işi yapamam.” deyip umutsuzluğa düşmemeli, işi bırakmamalıyız, insan dilerse, azmederse her güçlüğün üstesinden gelebilecek akıl ve yetenektedir.
Bize ilk bakışta çok zor görünen işlere başladığımız zaman karşımıza çıkan engeller, hemen yılgınlığa kapılmamıza sebep olur; azmimiz yavaş yavaş kuvvetini kaybeder, dizlerimizin dermanı kesilir. Bir sonuç alamamanın verdiği manevi yorgunlukla çöker kalırız.
Azmin elinden kurtuluş olmaz derler. Pek doğru olan bu söz, hayat mücadelemizde asla vazgeçmeyeceğimiz bir kılavuz olmalıdır.
İnsan, davasına inanmalı, azmi hiçbir zaman elden bırakmamalıdır. Plansız bir mücadele, insana hayal kırıklıklarından başka bir şey vermez. Her şeyde olduğu gibi hedefe ulaşmak için yapılan yol tayinlerinde de aklı ve mantığı kullanmak gerekir.
Engeller, azimli insanları başarı yolunda kamçılayan manevi güçlerdir. Bunlar ilk bakışta ne kadar korkunç görünürlerse görünsünler, sağlam bir mantığın, kuvvetli ve inanılmış bir davanın, çelik gibi bir irade ve bükülmez azmin hedefe ulaşmasını kös tekleyemezler. O halde, önce ne istediğimizi, ne yapmamız gerektiğini bilelim. Sonra, bilgi, irade, azim ve cesaretimize güvenelim. Başarı er geç bizim olacaktır.