Cevap :
Millî mücadelenin maksat ve gayesi tam istiklâlini ve kayıtsız-şartsız egemenliğini sağlamak ve sürdürmektir. Millet dış istiklâlini kazanmak için lâzım gelen hattı hareketini misakı millî ile ifa etmiştir. Millî hakimiyetini elde edebilmek için takibi lâzım gelen hareket hattını da Teşkilâtı Esasiye Kanunu ile tesbit etmiştir.
1923
Esas Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu esas ancak tam bağımsızlık edinilmesiyle sağlanabilir. Ne kadar zengin ve bayındır olursa olsun bağımsızlıktan yoksun bir millet uygar insanlık karşısında uşak olmak durumunda yüksek bir işlem için değer taşıyamaz. Yabancı bir devletin koruma ve esirgemesini benimsemek insanlık niteliklerinden yoksunluğu güçyetmezliği ve uyuşukluğu benimsemekten başka bir şey değildir. Gerçekten bu aşağılığa düşmemiş olanların isteyerek başlarına bir yabancı getirmeleri asla düşünülemez.
1920
Atatürkün Millî Mücadeleyle İlgili Sözleri
Millî mücadelenin maksat ve gayesi tam istiklâlini ve kayıtsız-şartsız egemenliğini sağlamak ve sürdürmektir. Millet dış istiklâlini kazanmak için lâzım gelen hattı hareketini misakı millî ile ifa etmiştir. Millî hakimiyetini elde edebilmek için takibi lâzım gelen hareket hattını da Teşkilâtı Esasiye Kanunu ile tesbit etmiştir.
1923
Esas Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu esas ancak tam bağımsızlık edinilmesiyle sağlanabilir. Ne kadar zengin ve bayındır olursa olsun bağımsızlıktan yoksun bir millet uygar insanlık karşısında uşak olmak durumunda yüksek bir işlem için değer taşıyamaz. Yabancı bir devletin koruma ve esirgemesini benimsemek insanlık niteliklerinden yoksunluğu güçyetmezliği ve uyuşukluğu benimsemekten başka bir şey değildir. Gerçekten bu aşağılığa düşmemiş olanların isteyerek başlarına bir yabancı getirmeleri asla düşünülemez.
1920
Oysa Türk’ün haysiyet ve kendine inanı ve yeteneği çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yaşamaktansa yok olsun daha iyidir!
1920
Dolayısıyla ya istiklâl ya ölüm!
1920
Biz haklarımızı ve bağımsızlığımızı savunmak için giriştiğimiz çarpışmanın kutsallığı düşüncesinde ve hiçbir gücün bir milleti yaşamak hakkından yoksun kılınmayacağı inancındayım.
1920
Memleketin ellide biri değil her tarafı tahribedilse her tarafı ateşler içinde bırakılsa biz bu toprakların üstünde bir tepeye çıkacağız ve oradan savunma ile meşgul olacağız.
1920
Ben 1919 senesi mayıs içinde Samsun’a çıktığım gün elimde maddî hiçbir kuvvet yoktu. Yalnız büyük Türk Milleti’nin asaletinden doğan ve benim vicdanımı dolduran yüksek ve manevi bir kuvvet vardı. İşte ben bu millî kuvvete bu Türk Milleti’ne güvenerek işe başladım.
1937
Ben Türk ufuklarından bir gün mutlaka bir güneş doğacağına bunun hararet ve kuvvetinin bizi ısıtacağına bundan bize bir güç çıkacağına o kadar emindim ki bunu âdeta gözlerimle görüyordum.
1937
Milletimiz çok büyüktür. Hiç korkmayalım. O esaret ve aşağılığı kabul etmez.
1919
Ben ve benim gibi birçok vatandaşlar kardeşler milletin asıl vatanı ümitsiz felâkete düştüğü zaman görevli oldukları vicdanen namusen haysiyeten yükümlü bulundukları vazifeyi yapmak mevkiinde kaldılar. Bunu elbette yapacaklardır. Yapmaları mecburi idi vicdani idi insani idi millî namus gereği idi. Ben bu mukaddes esasların dışında hareket edebilir mi idim? Efendiler; elbette edemezdim. Türk Milleti’nin hakiki hiçbir ferdi bu gereklerin haricinde hareket edemezdi. Ben elbette bu elim manzara karşısında vicdanımın emirlerine muhalif millî namusumuza aykırı hareket edemezdim.
1925
Bağımsızlık gayesinin elde edilişine kadar tamamiyle milletle birlikte fedakârane çalışacağıma mukaddesatım namına yemin ettim. Artık benim için Anadolu’dan hiçbir yere gitmemek katidir.
1919
Millî irade kendi istikametinde bir nehir gibi coşup taşacaktır. Mücadeleyi her noktasından düşünerek uyanış ve coşkunluk hasıl olmuştur. Sadece dayanıklı olmak ve vazifede kusur etmemek temel şarttır.
1919
Millî dava ancak bu inan bu irade ve azimle gerçekleştirilecektir. Yaşaması ve muzaffer olması gereken değersiz şahıslarımız değil millî kurtuluşu temin edecek olan fikirlerdir.
1919
Aziz ve mübarek vatanımızı kurtarmak için bütün aydınların herkesin hazır olması lâzımdır. İstanbul’a gitmeyeceğiz. Anadolu en büyük hazinedir. Vatanın sinesinde kurtuluş çarelerini beraberce ölünceye kadar aramaya temin etmeye çalışacağız.
1919
Bazı arkadaşların yoksulluk içinde bu büyük dâvanın başarılamayacağını zannederek memleketlerine dönmek arzusunda olduklarını duydum. Arkadaşlar! Ben sizleri bu millî dâvaya silâh zoruyla davet etmedim görüyorsunuz ki sizi burada tutmak için de silâhım yoktur. Dilediğiniz gibi memleketlerinize dönebilirsiniz. Fakat şunu biliniz ki bütün arkadaşlarım beni yalnız bırakıp gitseler ben bu Meclis-i Âli’de tek başıma kalsam da mücadeleye ahdettim. Düşman adım adım her tarafı işgal ederek Ankara’ya kadar gelecek olursa ben bir elime silâhımı bir elime de Türk bayrağını alıp Elma Dağı’na çıkacağım. Burada tek başıma son kurşunuma kadar düşmanla çarpışacağım. Sonra da bu mukaddes bayrağı göğsüme sarıp şehit olacağım. Bu bayrak kanımı sindire sindire emerken ben de milletim uğruna hayata veda edeceğim. Huzurunuzda buna and içiyorum.
1920
Millî müdafaamızı; düşmanların bayrakları babalarımızın ocakları üstünden çekilinceye kadar terkedemeyiz. İstanbul mabedleri etrafında düşman askerleri gezdikçe öz vatan toprakları üstünden yabancı adamların ayakları çekilmedikçe biz mücadelemize devam etmeye mecburuz. Kendi hükûmetimizin idaresi altında bedbaht ve fakir yaşamak yabancı esareti bahasına nail olacağımız huzur ve mutluluktan bin kere üstündür.
1920