Cevap :
Hoşgörü kelimesini hep duyar ve sık sık kullanırız. Peki hoşgörü kelimesinin anlamını ne kadar biliyoruz? Hoşgörülü nasıl olunur bilmek için hoşgörünün ne olduğunu bilmek gerek.
Hoşgörü, müsamaha, tahammül, katlanma, görmezden gelme veya göz yumma, başkalarını eylem ve yargılarında serbest bırakma, kendi görüşümüze ve çoğunluğun görüş biçimine aykırı düşen görüşlere sabırla, hem de yan tutmadan katlanma demektir. İzin verme, aldırmama, iyi karşılama anlamlarına da gelir.
Sosyal ilişkilerde bir tarafın, bazen farkında olmadan, kasıtlı olmayarak, bazen de kasıtla diğer tarafa (maddi/manevi) zarar verebilecek bir sahne yaratması durumunda, diğer tarafın bunu görmezden gelerek veya cevabından vazgeçerek ödün vermek tahammülünü (erdem) gösterebilmesidir.
İnsanlar bir arada topuluk halinde yaşarlar. Onları diğer canlılardan ayıran en önemli özellik, bir toplum oluşturmalarıdır.
Bir arada yaşayan, birbirlerine karşı insanca davranan, yardımlaşan, adeta birbirleriyle kardeş olan bir toplumun bireyleri, davranışlarını sürdürdüğü sürece; huzur, güven ve mutluluk dolu bir dünyayı şekillendirirler.
Dünya; insanların iyi ya da kötü davranışlarıyla güzelleşir veya yaşanmaz olur. Cennetleşir, cehennemleşir. İnsan eğer mutluluğu arıyorsa; davranışlarıyla, sözleriyle yaşadığı dünyayı, çevreyi daha bir insanileştirir.
İnsanları birbirine yaklaştıran, mutlu kılan davranışların başında, bilindiği gibi hoşgörü gelir. Kişi, bu duyguyla insanların elinde olmadan yaptıkları çirkinliklere hoşgörü ile bakar. İnsanların güzelliklerini görmeye, eksikliklerini kapamaya çalışır. Böylece, toplum hayatı birbirini bütünleyen insanların iyi niyetli davranışları ölçüsünde daha bir güzelleşir.
Günümüz insanı, nedendir bilinmez, kaba davranışlar ve çirkin sözlerle hayatı adeta kendisine zehir etmektedir. Hayatı karartmakta, daralmakta, kabalaştırmaktadır. Birbirinin görüşüne tahammül edemeyen, aynı vatanı ve coğrafyayı birlikte paylaşamayan kimi insanlar, bu olumsuz davranışlarıyla topluma ne büyük zararlar verdiklerinin farkında mıdırlar? Günümüz, birbirine hoşgörüyle yaklaşan, iyi niyetli, hoşgörülü insanlara muhtaçtır. Yaşadığımız dünya, birbirine tahammül eden güzel insanların güzel davranışlarıyla daha da güzelleşecektir.
Bir insan; diğer insanlara, olaylara, konulara hoşgörülü yaklaştığı sürece mutlu olur. Bu mutluluk, diğer insanlarla paylaşıldığı ölçüde de artar, yayılır.
Bugün düşünceleri sebebiyle birbirine düşman insanların var oluşu hepimizi üzmektedir. Düşünce ve görüşlerin farklılığı, iyi niyet ve hoşgörü sınırları içerisinde geliştiği ve yayıldığı sürece, düşünce dünyamıza bir zenginlik kazandırır. Bütün insanların tek düze bir yaşayış ve düşünceyi paylaşması, insan yapısına ters düşer. Elbette hepimiz değişik konularda, değişik görüşleri taşıyabilir ve o konularda farklı görüşler ileri sürebiliriz. Önemli olan, bu görüşlerin hoşgörü sınırları içerisinde ortaya konulmasıdır.
Öğretmen-öğrenci, çocuk-aile, amir-memur vb. her kesimden, her kişinin birbirlerine hoşgörü gözlüğüyle bakmaları, birbirlerine tahammül etmeyi öğrenmelerinin önemini kavradığımız an, toplumumuz birlik ve beraberliğin huzur ve mutluluğuna erecektir.