Cevap :
Çöller, temel olarak ekvatorun kuzey ve güneyinde 15-40 dereceler arasında, bulunan çok kurak alanlardır. Çöller birer ekosistemlerdir ve çöl atmosferinin düşük nemliliği gece ve gündüz arasında çok büyük sıcaklık farklarının oluşmasına neden olur. Çöller, aldıkları yağışın miktarında (genellikle yılda 25 cm'den az) büyük değişkenlik gösterirler. Yağışın zamanı da öngörülememektedir. Çöl toprağında organik madde miktarı az olmasına karşın mineraller bol miktarda bulunur. En gelişmişlerinde bile bitki örtüşü çok seyrektir ve toprak güneş ışınlarına ve rüzgara doğrudan maruz kalır. Hem yıllık hem de çok yıllık bitkiler mevcuttur, ancak çok yıllık bitkiler olarak kaktüsler tipiktir. Bu bitkiler su kaybını azaltmak için genellikle çok küçük yapraklara sahiptir ya da hiç yaprakları yoktur. Bazı bitkiler ise yer altı organları olarak yaşarlar ve yalnızca aşırı yağışların olduğu kısa bir büyüme dönemine sahiptirler.
Çöllerde yaşayan hayvanlar, çok çetin koşullarla baş etmek zorundadırlar; su ve besin çok nadirdir, sıcaklık dramatik bir şekilde değişmektedir, kumda yürümek ve yuva kazmak zordur, ve kumda yürüme gömülmeyle sonuçlanabilir. Bu sorunları aşmak için çok çeşitli fizyolojik ve davranışsal uyumlar evrimleşmiştir. Çoğu hayvan küçüktür, günün en sıcak saatlerini bitkilerin altında ya da yer altında geçirirler, gece avlanır ve besin ararlar. Kanguru faresi gibi hayvanlar, besinlerde bulunan ve metabolizma sonucu ortaya çıkardıkları su (metabolik su) ile canlılıklarını devam ettirirler. Canlı biyokütlesi çok düşüktür ve biyota oldukça özelleşmiştir.
Dünyaca ünlü çöller, Kuzey Afrika'da Büyük Sahra, Güney Afrika'da Kalahari, Asya'da Gobi ve Güney Amerika'da Atacama çölleridir. Büyük Sahra, bilinen en büyük sıcak çöldür. Sahra'daki Berberi kabileleri, yıllardır Sahra'da kaybolan insanlara misefirperverliklerini sunmaktadırlar.
Marmara Bölgesi Yeryüzü Şekilleri
Fazla yüksek olmayan dağlarla engebelenmiş olan bölgede birçok çukur alan ve ova vardır. Düzlüklerle çukurluklar dağlık alanlardan daha fazla yer kaplar.
Bölgenin Trakya kesimine dalgalı düzlükler egemendir. Bu kesimin iç bölümündeki çukur alana Ergene Havzası denir. Ergene Havzası’ nın kuzeyinde Trakya’nın en yüksek kesimlerini oluşturan ve Yıldız Dağları olarak da bilinen Istranca Dağları {bak. kırklareli) yer alır. Havzanın güney ve güneybatısında da Işıklar Dağı olarak bilinen Ganos Dağı ile Koru Dağı yükselir. Meriç Irmağı boyunca alçak düzlükler bulunan Trakya’nın Gelibolu Yarımadası ile İstanbul ili sınırları içinde kalan kesimleri yayvan tepelerden ve dalgalı düzlüklerden oluşur.
Bölgenin Anadolu’daki toprakları Trakya’ ya göre daha engebelidir. Bu kesimde eski jeolojik çağlarda oluşan kırılmalar ve çökmeler sonucunda ortaya çıkan bazı çukur alanlar vardır. Doğu-batı doğrultusunda uzanan bu çukur alanlar üç ayrı dizi halinde uzanır. Bunların ilki kuzeydeki Adapazarı Ovası, Sapanca Gölü, İzmit Körfezi çöküntü alanı dizisidir. Batıya doğru Marmara Denizi’ndeki çukurluklarla devam eden bu dizinin güneyinde Pamukova, İznik Gölü, Gemlik Körfezi çöküntüleri yer alır. En güneyde yer alan çöküntü alanı dizisi ise İnegöl, Bursa ovaları ile Ulubat ve Manyas göllerini kapsar. Bu kesimde yer alan başlıca dağlık alanlar ilk iki çöküntü alanı dizisini birbirinden ayıran Samanlı Dağları ile Uludağ ve Kaz Dağı’dır. Kaz Dağı güneybatıda Ege Bölgesi’yle doğal sınır oluşturur. Marmara Bölgesi’nin en yüksek noktası, Uludağ’da 2.543 metreye ulaşan Karatepe’dir.