Cevap :
Çin kaynaklarında Hunlar hakkında yer alan bilgiler , MÖ I.bin yılın başlarına kadar gitmektedir. Çin kaynaklarında Hunların adı bu dönemde “Hiyong-nu” olarak geçmektedir.
Türk- Çin ilişkilerinde ilk resmi belge , MÖ. 318 yılında Kuzey Şansi Savaşı sonunda imzalanmış olan anlaşmadır.
Hunların Çin kaynaklarında yer almaları , Çin ile olan siyasi , askeri ve ticarî ilişkilerinden ileri gelmektedir.
MÖ IV. Yüzyılın başlarında Çin beylikleri arasındaki mücadelelere karışan Hunlar , Çin üzerindeki baskılarını artırdılar.
Çinliler , Hun akınları karşısında , sınır boyunca kaleler inşa etmeye başladılar. İmparator Shih- Huang-ti ( MÖ 247-210) daha önce birleşmiş kaleleri bir duvarla birleştirerek ÇİN SEDDİ’ni meydana getirdi.
MÖ 220 yılında Hunların başına geçen Teoman ( Tuman) dağınık Hun boylarını bir yönetim altında topladı. Teoman Çin’in iç karışıklık içinde bulunmasından faydalanarak akılara başladı. Bu akınlar sonucu , Çin’in kuzeyindeki toprakları ele geçirdi.
Teoman'dan sonra Hunların başına geçen Mete, kısa zamanda ülkesinin topraklarını genişletti. Ancak, bölgede en büyük güç olduğunu gösterebilmek için, Çin'i yenmesi gerekiyordu.
Mete, M.Ö. 201-199 yılları arasında Çin’e yöneldi. Mete, Çin İmparatoru Kao-ti’yi , Pe-teng kalesi civarında bozguna uğrattı, imparator, barış istemek zorunda kaldı. Mete'nin Çin imparatoru ile yaptığı bu antlaşma, Türk tarihinde bilinen ilk yazılı milletlerarası antlaşma olması yönünden önem taşır. Bu antlaşma sonrası Mete, bir Çinli prensesle evlendi. Bunun sonucu olarak, iki ülke arasındaki ticarî ilişkiler gelişmeye başladı.
Mete'den sonra başa geçen Kiyok (Ki-ok), Çin'i baskı altında tutmak ve ticarî ilişkileri devam ettirmek için, Çin üzerine büyük bir sefer düzenledi. Kiyok, başarıyla sonuçlandırdığı bu sefer sonucunda, Çinli bir prensesle evlendi ve ticarî anlaşmalar yaparak geri döndü.
Siyasî ve ticarî ilişkileri geliştirmek amacıyla çekte Hunların aleyhine olmaktaydı. Kurulan bu akrabalıklardan yararlanan Çinli diplomatlar, Hun ülkesine rahatça girmekte ve Hun birliğini bozucu faaliyetlerde bulunmaktaydılar.
Ayrıca , Çin'den alınan lüks mallar, Hunlar arasında lüks yaşantıyı özendirmekteydi. Bu gelişmeler, daha sonraki dönemlerde Hunlar için tehlikeli olmaya başladı.
Hun-Çin İlişkilerinde İpek Yolu Mücadelesi
Hun – Çn ilişkilerinde İpek Yolu’nun büyük önemi vardır. Çin, M.Ö. II. yüzyılın başlarından itibaren İpek Yolu’nun önemini anlamıştı. Bu tarihten sonra Çin'in bütün amacı, Hunların elinde bulunan İpek Yolu'nu ele geçirmek oldu
Çin, bu amaçla Hunları örnek alarak atlı askerî birlikler kurmaya başladı .
Ayrıca, çeşitli propagandalarla Hun beylerini birbirine düşürmeyi başardı.
Çin, bu girişimleri sonucu, Hun akınlarını durdurmayı başardığı gibi, karşı saldırılara başladı. M. Ö. 60 yılına gelindiğinde İpek Yolu, Çin'in eline geçmiş bulunuyordu.
İpek Yolu'nun, Çin'in denetimine geçmesinden sonra Hun Devleti'nin gelirlerinde önemli bir azalma oldu. Gittikçe artan ekonomik sıkıntılar, Hun birliği içinde yer alan boyların devlete olan bağlılıklarının azalmasına sebep oldu. Bunun sonucu, çeşitli boylar isyan ettiler.
Çin'in Faaliyetleri Sonucu Büyük Hun Devleti'nin Yıkılması
Çin, her dönemde, Hun Devleti'ni parçalama ve yıkma faaliyetlerini devam ettirdi. Çin'in bu konuda faaliyeti, genellikle, Hun Devleti'ni içten çökertme şeklinde oldu.
Bu konuda Çin'in kullandığı yöntemler şunlar olmuştur:
1- Hun hükümdarlarının Çinli prenseslerle evlendirilmesi,
2- Hun ülkesine gizlice gönderilen Çinli casusların, Hun beyleri ve boyları arasında ayrılıkçı düşünceleri yaymaları,
3- Çin'den gönderilen değerli armağanlarla, Hun hükümdarları ve beyleri arasında Çin yaşantısına özenti uyandırılması.
İpek Yolu'nun, Çin'in denetimine geçtiği yıllarda Hunların başında, hükümdar olarak Ho-hanye (M.Ö. 58-31) bulunuyordu. Ekonomik sıkıntılar ve iç karışıklıklar sonucu, Ho-han-yeh, Çin hâkimiyetine girip, durumunu kurtarmak istedi. Kardeşi Çi-çi buna karşı çıkınca, Ho-hanyeh güneye çekilerek Çin'in himayesine girdi.
Çi-çi, kardeşine ve Çin'e karşı giriştiği mücadelede başarılı olamayınca, Türkistan'a çekildi. Ancak, Çi-çi'nin kurduğu devlet uzun süreli olmadı. M.Ö. 36 yılında, Çin karşısında yenilgiye uğrayan Hunlar dağıldılar.
Ho-han-yeh'ten sonra Doğu Hunları yeniden güçlendiler. Güçlü devlet adamı Yü-Tanhu, Hunlara tekrar bağımsızlığını kazandırdı. Çin'i de baskı altına aldı. Mete gibi Türk soyundan olan kavimleri bir bayrak altında toplamaya çalıştı. Ancak, bu dönem uzun sürmedi. Çin'in kışkırtmaları sonucu çıkan taht kavgaları sonunda Hunlar, Kuzey ve Güney Hunları olmak üzere ikiye ayrıldılar (M.S.48). Bu ayrılıştan kısa bir zaman sonra Güney Hunlar, Çin hâkimiyeti altına girdiler.
Çin, M.S. 150 yılında Kuzey Hun Devleti'ne, M.S. 216 yılında Güney Hun Devleti'ne son verdi. Böylece, Orta Asya'da, M.S. VI. yüzyılın ortalarına kadar sürecek olan Çin hâkimiyeti başlamış oldu.