Cevap :

yaa yazmasına millet yazarda bu puana kimsae gelmez artır biraz

Bir Ağustos gecesi eski köy evinin yıkılmaya yüz tutmuş toprak damında yüreğini dinliyordu Ayşe öğretmen. Tarlalardan gelen saman kokusu ve çekirge sesleriyle hayallere dalmıştı...

Uzakta çok uzakta bir köy gördü, güneşin kavurucu sıcağı bu kurak köyde daha etkiliydi sanki. Köye araba çıkmadığı için 45 dakikadır yürüyordu, elindeki bavul gittikçe ağırlaşmıştı. Sonunda köy meydanına vardı köy Muhtarı sevinçle, umut dolu gözlerle karşıladı Ayşe öğretmeni, evine buyur etti fakat Ayşe bir an önce okulu görmek, öğrencileriyle tanışmak istiyordu. Heyecanlıydı nasıl olmasın ilk atamasıydı bu...

Biriki hoşbeşten sonra okula doğru yürümeye başladılar, Muhtar anlatıyor Ayşe dinliyordu, her adımda heyecanını biraz daha kaybederek. Okul harabeye dönmüş içinde hayvan besleniyordu, öğretmen lojmanı ise köy bekçisine verilmişti. Çocuklarçoktan ayrılmışlardı okuldan yaşı büyük olanlar tarlada tapanda daha küçüklerseevlerde...Bir kaç azimli öğrenci köye 4km uzaktaki başka bir köy okuluna gidiyorlardı. Adam olmak memleketlerini kurtarmak için.

Muhtar anlattıkça Ayşe öğretmenin gözleri bulutlandı, kendi köyünü düşündü orada ki okulu, öğrencileri, öğretmensiz geçen yılları. Onun köyündeki okul yıkılmıştı 20 yıldır da köye öğretmen gönderilmemişti. İmkanı olan aileler çocuklarını kasbadaki okulagönderiyor, imkanı olmayanlarsa kaderlerine boyun eğiyorlardı.

Ayşe de çiftçilikle geçinen bir ailenin 7 çocuğundan 5.siydi. Abileri okumak istememişbabaları gibi çiftçiliği tercih etmişlerdi. Ayşe ise okumak istemiş ve bütün aileden destek görmüştü, en çokta babası Emin efendiden. Emin efendi çok güvenirdi kızına okuyacak, öğretmen olacak derdi. Ayşe de babasının yüzünü kara çıkarmamış 1.likle mezun olmuştu fakülteden. Babasının göğsünü kabartmış, ümitlerine yelken olmuştu. Zira babası şehirde öğretmen olsun istiyordu. Köy yaşantısından kurtulmalıydı kızı bunun için çok çalışmıştı. Ayşe de babası gibi düşünüyordu, şehirin yıldızlarını daha çok sevmişti bu köhne köydeki ay ışığından. Şehrin ışıkları onu da cezbetmişti. Betonarme okullarda, düzenli sınıflarda, temiz önlüklü öğrencileri olsun istiyordu. Bunca sıkıntıdan sonra hakettiğini düşünüyordu rahat bir yaşamı.

Ama şimdi bu köy, bu çocuklar, harabeye dönmüş okul, Muhtarın umut dolu bakışları... Altüst olmuştu bütün hayalleri. Bir an önce çıkıp gitmeliydi bu köyden, şehrin ışıkları onu bekliyordu. Bunca emek boşuna mıydı? Hayır! kalamazdı bu köyde, babasına söz vermişti dönemezdi sözünden. Gönlüde bunu istiyordu zaten ''''ben giderim başkası gelir'''' dedi ve ardına bakmadan uzaklaştı köyden...

Babasının sesiyle dağıldı düşünceleri. Güneydoğuda kız çocuklarının erken yaşta evlendirildikleri için intihar ettiğinden bahsediyor, ailelerine binbir lanet ediyor kızıyordu.''''cehalet bu başka bir şey değil'''' diyordu.

Ayşe öğretmen köyün adını duyduğunda yüreğinin titrediğini hissetti, bedeni buz kesmiş, gözleri alev alev yanıyordu.

Ayşe öğretmen bir şeyi hiç bir zaman bilemedi, o köye ondan başka öğretmen gelmemişti ve hiç bir zamanda gelmeyecekti.

Çok sonra bir damla gözyaşı aktı göz pınarlarından kaderlerine terk edilmiş tüm köy çocuklarına...