Cevap :
Yonville’in eczacısı Mösyö Homais, Bovaryleri karşılar. Akşam yemeğini dul bir kadın olan Madame Lefrançois’nın Lion d’or adlı hanında (Altın Aslan otelinde) yerler. Mösyö Homais ile Charles Bovary sohbet ederler. Yemek masasında hanın müşterilerinden olan Mösyö Leon Dupuis de vardır. Mösyö Leon, Noter Guillaumin’in yanında yazmanlık yapan yirmi yaşında bir gençtir; müzikten, edebiyattan anlayan, ince, kibar biridir. Mösyö Leon ile Madame Bovary sohbet ederler, aynı şeylerden hoşlandıklarını anlarlar. Yemekten sonra Bovaryler yeni evlerine giderler.
Mösyö Homais, yeni komşularına her konuda yardımcı olur, onlara oldukça hoşgörülü davranır. Öğleden sonraları doktorun yanına gider, onunla sohbet eder. Charles, müşterisi -hastası- olmadığı için üzgündür. Bir emekli gibi sabahtan akşama kadar evde boş boş oturmaktan sıkılır, basit işlerle sıkıntısını dağıtmaya çalışır. Harcamaları fazla olmasına karşılık para kazanamadığı için üzülür.
Madame Bovary bir oğlunun olmasını arzular, fakat bir kızı olur. “Bir oğul istiyordu; güçlü olacaktı, esmer olacaktı; adını Georges koyacaktı onun; bir erkek çocuğu olacağını düşünmek, bütün geçmiş güçsüzlüklerinden bir öç alma umudu gibiydi. Hiç değilse erkek özgürdür; tutkuları da, ülkeleri de dolaşabilir, engelleri aşabilir, en uzak mutlulukları dalından koparabilir. Ama kadın durmadan engellenir. Hem kımıltısız hem esnektir, yasanın bağları da, bedenin güçsüzlüğü de ona karşıdır. İstemi, şapkasının bir kaytanla tutturulmuş tülü gibi, her yelden çırpınır; her zaman sürükleyen bir arzu, engel olan bir yol yordam vardır.” (s.94) Madame Bovary, kızına hangi adı koyacağına bir türlü karar veremez. Sonunda Vaubyessard Şatosu’nda markizin genç bir kadına Berthe diye seslendiğini hatırlar ve kızına Berthe adını verir.