YAĞMUR -Sitare,sana büyük bir müjdem var kızım. Genç muallim, henüz mektebinden dönmüştü.Kapının yanındaki küçük odada güzel,ince sesiyle yavaş yavaş şarkı söylüyordu.Bu, onun çok eski -minimini bir ilk mektep talebesi olduğu günlerden kalma -bir adeti idi: Akşamları evin kapısından girince çantasını top gibi havaya atıp tutar,şarkıya başlardı. Aradan on beş seneye yakın bir zaman geçmişti.Sitare büyük mektep talebesi, daha sonra ana mektebi muallimi olmuştu. Her ev gibi onların evi de büyük muharebenin musibet ve matemlerinden hissesini almıştı. Meşhur bir dava vekili olan babası harbin ilk senesinde ölmüş,iki sene sonra büyük kardeşi Kafkasya'da şehit düşmüştü. Memlekette iş bulamayan küçük kardeşi senelerden beri Mısır'da idi. Orada bir eski baba dostunun ticarethanesinde çalışıyordu. Bin naz içinde büyüyen şımarık, nazlı Sitare bugün ana mektebi muallimi idi. İhtiyar ve hastalıklı annesine bakabilmek için sabahtan akşama kadar elliye yakın minimini yaramazın kahrını çekiyordu. Bu inkılaplar elbet onun ruhunu da çok değiştirmişti.Fakat buna rağmen o, eski neşe ve çocukluğunu bırakmıyor,kapıdan girer girmez şarkısına başlıyordu. Müveddet Hanım kızının sesini çok sever, daima tatlı bir hüzün ile dinlerdi. Çünkü bu ses onu birkaç dakika için eski,güzel günlerine götürüp getirirdi. Merdiven inip çıkmakta güçlük çektiği için Sitare'yi daima yukarıdaki odasında beklerdi. Fakat bu akşam ona verilecek mühim bir müjdesi vardı.Yava yavaş aşağı indi,kızının mektep dönüşünde şarkı söyleyerek soyunduğu küçük odanın kapısını açtı Reşat Nuri GÜNTEKİN Yukarıda ki metinde ki ses olaylarını bulunuz.
Her ev gibi onların evi de büyük muharebenin musibet ve matemlerinden hissesini almıştı. Meşhur bir dava vekili olan babası harbin ilk senesinde ölmüş,iki sene sonra büyük kardeşi Kafkasya'da şehit düşmüştü. Memlekette iş bulamayan küçük kardeşi senelerden beri Mısır'da idi. Orada bir eski baba dostunun ticarethanesinde çalışıyordu. Bin naz içinde büyüyen şımarık, nazlı Sitare bugün ana mektebi muallimi idi. İhtiyar ve hastalıklı annesine bakabilmek için sabahtan akşama kadar elliye yakın minimini yaramazın kahrını çekiyordu. Bu inkılaplar elbet onun ruhunu da çok değiştirmişti.Fakat buna rağmen o, eski neşe ve çocukluğunu bırakmıyor,kapıdan girer girmez şarkısına başlıyordu. Müveddet Hanım kızının sesini çok sever, daima tatlı bir hüzün ile dinlerdi.