Cevap :
stanbulun kültürel tarihi,
İstanbulun kültürel özellikleri
İstanbul Büyük Şehir Belediyesi, üç büyük imparatorluğuna başkentlik yapan ve beş büyük kültürün yaşam alanı bulduğu İstanbul tarihi yaramadanın dışına taşmış üç ili kapsayacak önemli bir büyük bir coğrafya üzerinde hizmet vermektedir.
Bir megapol şehri belediyesi olarak iktisadi ve sosyal hayata kattığı bir anlam yanında tarihi topografyanın vermekte olduğu büyük bir tarihi misyonu da beraberinde taşımaktadır.
Mezopotamya’ya hayat veren nasıl Nil ise İstanbul’a hayat veren Haliç’in en önemli kıyı noktasında kurulmuş kentimizin yeni bin yılda dünya şehirlilik ve Türk kültür ruhuna renk katmaktadır.
Yukarıda belirtildiği gibi bütün bu benzersiz özelliklere sahip başkentler şehri İstanbul sahip olduğu turizm sektöründen hak ettiği ilgiyi görememekte ve belli bir turizm getirisini de sahip bulunamamaktadır.
Çek Cumhuriyeti’nin sadece bir mevsim Prag şehrinden turizm gelirinin 25 milyon dolar olduğunu göz önüne alırsak bu rakkamların İstanbul’la kıyas edildiğinde İstanbul kentinin sahip olduğu potansiyel karşısında çok küçük bir oran olduğunu görmekteyiz.
Fakat İstanbul’un sahip olduğu kültürel ve tarihi ve de mimari mirasının sağlıklı bir şekilde tanıyamamanın getirdiği belirsizlik içerisinde bu rakkamların altında bir seviye göstermektedir.
Sahip olduğu benzersiz topografyası yüzyıllardır farklı kültürlerin, toplumların ve bireylerin hayat alanı bulduğu bir dünya kenti, yeryüzü cenneti; İstanbul halen üç büyük medeniyetin yükseldiği büyük bir coğrafya üzerine kurulu bir mega kenttir.
İstanbul, hayat tarzı, eğlence anlayışı ve değerleri ile bugün sahip olduğu tarihi mirasıyla gelecek tarihin bir kültür terkibidir.
Bir medeniyetler kenti İstanbul, dinler toprağı olarak da tarihteki yerini ayrı bir değerde de korumuştur. Kutsal dinler kenti Kudüs kadar önemli olan İstanbul bir o kadar da özgürce iç içe geçmiş değerleriyle birlikteliğin yaşandığı armoni şehirdir.
olmaktan çıkmış; bir metropol hatta megapol olmuştur.
Bin yıllardır değişen bir şehir olan İstanbul tarih boyunca süregeldiği gibi durmadan değişecek ve gelişecektir.
Bu İstanbul kenti için tarihi topografyanın getirdiği bir yükümlülük ve hatta zorunluluktur.
Bu kenti kuranlar bunun farkındaydı, burada yaşamaya devam edenler, fethetmeye çalışanlar ama belki de modern çağın getirdiği hengameden olsa gerek artık içerisinde yaşamakta olanların ufuklarının daralmasından mıdır nedir?
Bu kent onlar için geçimin iyi sağlanmasında bol imkanlar sağlayan bir büyük ticaret şehri olarak görülebilir bir hala gelmiştir. Ama bu kentin dışında yaşayanlar tarafından o kadar dar açıdan bakıldığı söylenemez.
Günümüzde artık önemli olan nüfusun nicel çokluğu değil niteliği ve diğer demografik değerlerdir. Bir toplumun kültürel bir çerçeveye uyumunun 10 yıl civarında olduğunu hesaba katarsanız, İstanbul’da hali hazırda yaşayan insanların şehirle ilişkilerini kavramış olabilirsiniz.
Şehirler, sadece bugünleriyle yaşamamalı. Ama popüler kültürlerin; hoyrat kıskacı büyük şehirleri günlük ve ritmik bir yaşayıştan ibaret “metropol” olmaya zorluyor.
Böylece kültürel katmanlardan oluşan, medeniyet fayları üzerine kurulu şehirlerin yüzü betonlaşarak sahte “günlük” olaylara zorlanıyor.
Mevsimlerin, geleneklerin, alışkanlıkların, manevi değerlerin veya benzeri genel, ortak alışkanlıkların sonucunda oluşan ve yaşayan kültürel iklim, hayatın zerafetleri dijital bir hızla hafızalarımızdan siliniyor.
Şehrin kültürel dokusunu görsellikle canlı tutan eski eserler ve nizamı ile onun üzerinde yaşayan insanlarda tevarüs eden ruh oluşturuyor.
Yahya Kemal’in “Süleymaniye”sinin lezzetini bugünün insanları da çocuklarına taşıma arzusunu duyabilmeli ki, şehrin dokusu canlı kalabilsin.
Nazım Hikmet, otobiyografik şiirinde çocukluğunun en önemli hatırası olarak ramazanda Şehzadebaşın’da kalabalıklar içinde karagöze gidişinden söz eder.
Yani toplumsal yaşayıştan, şehirli bir yaşama ritüelinden.
İstanbul Büyük Şehir Belediyesi, üç büyük imparatorluğuna başkentlik yapan ve beş büyük kültürün yaşam alanı bulduğu İstanbul tarihi yaramadanın dışına taşmış üç ili kapsayacak önemli bir büyük bir coğrafya üzerinde hizmet vermektedir.
Bir megapol şehri belediyesi olarak iktisadi ve sosyal hayata kattığı bir anlam yanında tarihi topografyanın vermekte olduğu büyük bir tarihi misyonu da beraberinde taşımaktadır.
Mezopotamya’ya hayat veren nasıl Nil ise İstanbul’a hayat veren Haliç’in en önemli kıyı noktasında kurulmuş kentimizin yeni bin yılda dünya şehirlilik ve Türk kültür ruhuna renk katmaktadır.
Yukarıda belirtildiği gibi bütün bu benzersiz özelliklere sahip başkentler şehri İstanbul sahip olduğu turizm sektöründen hak ettiği ilgiyi görememekte ve belli bir turizm getirisini de sahip bulunamamaktadır.
Çek Cumhuriyeti’nin sadece bir mevsim Prag şehrinden turizm gelirinin 25 milyon dolar olduğunu göz önüne alırsak bu rakkamların İstanbul’la kıyas edildiğinde İstanbul kentinin sahip olduğu potansiyel karşısında çok küçük bir oran olduğunu görmekteyiz.
Fakat İstanbul’un sahip olduğu kültürel ve tarihi ve de mimari mirasının sağlıklı bir şekilde tanıyamamanın getirdiği belirsizlik içerisinde bu rakkamların altında bir seviye göstermektedir.
……………………
Yazının Devamı http://www.beyazportal.com/istanbulun-kulturel-ozellikleri-nelerdir_12056.html#ixzz2El8kSTQ4
not:alıntıdır