Cevap :
Antep Savunması Ve Adana Savaşı
Fransızlar, Antep'i İngilizlerden devraldıktan sonra, Ermenilerin taşkınlıklarına seyirci kaldılar ve köylerde ırza tecavüz olaylarına kadar varan, can, mal ve namus güvenliğini ortadan kaldıran davranışlarda bulundular. Bu durum üzerine,köylüler ve ulusal kuvvetler Çatalmazı Boğazı'nda Fransızlara saldırarak bir çoğunu öldürdüler. Fransızlar bölgeyi elde tutmak için yeni kuvvetler getirmeye başladılar. Antep'te Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin bir şubesi açıldı. Üsteğmen Salih "Şahin" takma adıyla Kuva-yı Milliye Komutanlığı'na getirildi. Ulusal Kuvvetler Antep'e ilerleyen 1.000 kişilik bir Fransız birliğini yendiler.
Antep'te sıkışan Fransızlar ise yardım istediler. Bunun üzerine üç piyade alayı, 200 süvari, bir top bataryası, dört tank, ağır ve hafif makineli tüfeklerle donatılmış bir Fransız kuvveti Antep'e, doğru yola çıktı. Şahin, emrindeki zayıf kuvvetlerle, bunlara saldırdı, sonuna kadar savaşarak, Fransızların süngüleri altında şehit oldu. Ulusal kuvvetler saldırılarını durdurmadılar. Fransızlara her yerde saldırdılar. Ancak bu kuvvetler bir komuta altında değildiler. Bu sebeple Kılıç Ali Bey, Mustafa Kemal'in emriyle Antep'e gelerek Kuva-yı Milliye Komutanlığı'nı üstüne aldı. Antep halkı 1 Nisan 1920 tarihinde Fransız ve Ermenilere karşı ayaklandı. Fransızlar çok üstün kuvvetlerle Antep'e saldırdılar, yoğun top ateşine tuttular. Kılıç Ali Bey Fransızların isteklerini ret ederek savaşı sürdürdü. 19 Nisan'da ulusal kuvvetler Mağarabaşı Savaşı'nda büyük başarı elde ettiler. Fransızlar Antep saldırısına son vermedikleri için çarpışmalar sürdü.
Adana yöresinde de aynı sıralarda olaylar başladı. 1918 sonunda Adana işgal edilmiş ve hemen arkasından Ermeni akını başlamıştı. Fransızlarla birlikte gelen Ermeniler şehirde yağma, öldürme, tecavüz olaylarıyla dehşet yarattılar. Türk bayrakları yırtılarak Fransız ve Ermeni bayrakları çekildi. Polis Müdürlüğü'ne bir Ermeni getirildi, Bundan sonra Ermenilerin baskıları daha da arttı. Temmuz 1919'da Adanalıların büyük kısmı Toroslara doğru göçe başladı. Kuva-yı Milliye bundan sonra Fransızlara durmadan saldırarak, rahat vermedi. Toroslar'dan devamlı gelen saldırılar karşısında Gülek Boğazı'nı elde tutmak isteyen Fransızlar Pozantı'ya Binbaşı Menil komutasında bir tabur gönderdiler. Fakat Kuva-yı Milliye kendisini sıkıştırdığı için Menil Pozantı'da kapalı kaldı. Mnil'e yardıma gelen Fransızlar top, makineli tüfek kullanarak, yoldaki köyleri yakarak ve esirleri öldürerek ilerlemeye başladılar. Kuva-yı Milliye'nin direnişi üzerine Tarsus'a doğru çekilen 3.000 kişilik Fransız kuvveti Binbaşı Menil'e yardım edemedi. Takviye alan Fransızlar 19 Mayıs 1920'de 5.000 kişilik bir kuvvetle yeniden saldırıya geçtiler.
Fakat bir avuç milis kuvvet karşısında başarılı olamadılar. Menil'e yardım gönderemeyeceğini bildiren Fransız komutanı, Menil'in yarma hareketi ile kurtulmasını önerdi. Türk kuvvetlerinin çemberini yaran Menil, yolunu kaybedince, Panzinçukuru Köyü'nden zor ve para kullanarak Hatice adında bir kadınla Kumcu Veli'yi kılavuz olarak aldı. Fakat Hatice kurtulmayı başardı ve köylülere durumu bildirdi. Sünedir Boğazı'nda pusuya düşürülen Fransızlar 28 Mayıs'ta bir avuç köylüye (bu kuvvetleri büyük bir askeri güç sanmışlardı) teslim oldular. Teslim oldukları köylülerden insanca muamele gördüler, yaptıkları Zulme rağmen kendilerine yiyecek verildi
dönemin adana valisi ingiliz muhipleri cemiyetine yardımcı olduğu için.