Cevap :

1. KITA:

Korkma, bu şafaklarda yüzen al sancak, yurdumun üstünde tüten en son ocak sönmeden, sönmez. O, benim milletimin yıldızıdır, parlayacak(tır). O benimdir; o, ancak benim milletimindir.

Şair, ilk kıtada Türk ulusuna sesleniyor: “Ey milletim, endişe etme, kaygılanma (korkma); yurdumun üstünde tüten en son ocak sönmeden, son kişi kalıncaya değin, bu pembe şafaklarda yüzen al sancak sönmez! 
İstiklâl Marşı, Kurtuluş Savaşı’nı anlatmaktadır. Savaş öncesi vatan toprakları işgal altındadır. Türk ulusu bağımsızlığını( dolayısıyla bayrağını) yitirme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Şair Türk ulusuna seslenerek onun bu endişesinin yersiz olduğunu dile getirmektedir.

[ “Tüten ocak” bulunduğu yerde hayat belirtisidir. “Ocağı sönmek” bir evde, bütün bireylerin ölerek hayatın tükenmesi anl***** gelen bir deyimdir. Şafak sözcüğü bu kıtada güneş batarken gittikçe sönen, kararan kızıllıktır. İlk kıtada şafak gecenin (kötü, zor günlerin) başlangıcı anlamındadır.]
Türk ulusu, içinde bulunduğu kötü koşullardan dolayı; akşam ufuklarını süsleyen güneş kızıllığı gibi, rengi ona benzeyen al bayrağının söneceğinden (bağımsızlığını yitireceğinden) korkmaktadır. Gurup kızıllığı doğal bir olay olarak söner; ancak Türk bağımsızlık ve varlığının sembolü olan al bayrağımız asla sönmez, gökyüzünden indirilemez. Bayrağımızı şerefle dalgalanmaktan alıkoymak için hayatta hiçbir Türk’ün kalmaması gerekir. Türk ulusu bağımsızlığına düşkündür, bu uğurda canını vermeye hazırdır. Bu nedenle en son aile, hatta birey kalıncaya değin bayrak uğruna savaşacak ve şafak renkli bayrak göklerde dalgalanacaktır. Bağımsızlığına düşkün büyük bir ulusun bayrağını indirmek, onun bağımsızlığını elinden almak imkânsız denecek kadar güç bir iştir. 

3. dizede “Herkesin gökte bir yıldızı vardır , o kişi yaşadıkça yıldız da varlığını sürdürür; iyi günlerinde yıldız parlar, kötü günlerinde yıldızı söner, yıldız kaydığında ise o kişi ölür.” inancı hatırlatılmıştır.Bayrak, Türk ulusunun yıldızıdır. Millî kader ve talihimizin sembolüdür. Yaşanan kötü günler nedeniyle her ne kadar üstüne gölge düşmüşse de o yine parlayacak, eski güzel günlerine kavuşacaktır. Türk ulusunun talihi yine açılacaktır. (Şair buna onan inancını ve güvenini Türk tarihinden, Türk ulusunun bağımsızlık tutkusundan almaktadır.) Bayrak yalnız bize, bizim ulusumuza aittir. Başkasının olamaz, Türk ulusu başkasına boğun eğmez.

SÖZ SANATLARI

Korkma sözüyle Türk Milleti’ne sesleniyor—(NİDA)
Ocak ile kastedilen Türk Ailesi demektir-- (MECAZ-I MÜRSEL)
Ocağın tütmesi -- yaşam belirtisi ( MECAZ)
Şafağın denize benzemesi-- K.benzetilen söylenmemiş — (KAPALI İSTİARE)
Ocağın sönmesi -- yaşamın tükenmesi (MECAZ)
Sönmek -- yok olmak (MECAZ)
Yüzmek -- dalgalanmak ( MECAZ)
Bayrak, yıldıza benzetilmiş ( BENZETME / TEŞBİH)
Sancak-ocak- yurt – millet //şafak, yıldız, parlamak sönmek-- (TENASÜP)
Yıldız-- herkesin bir yıldızı vardır inancı (HATIRLATMA / TELMİH)
O benim… / O benimdir o benim … (TEKRİR)

2. KITA:

Şair 2. dörtlükte bayrağa sesleniyor.

Ey nazlı hilâl! Kurban olayım, yüzünü asma. Kahraman ırkıma bir (kez) gül. Bu şiddet, bu öfke, kızgınlık ne(den)? Sonra, sana dökülen kanlarımız helâl olmaz. Bağımsızlık, Allah’a, adalet ve doğruluğa inana ulusumun hakkıdır.
Bu dörtlükte bayrak, öfke içinde kaşlarını çatmış, suratını asmış bir insana benzetilmiştir. Bayrağın bu tavrında Türk ulusuna küskünlük ve sitem anlamı vardır. Bunun nedeni bayrağın karşı karşıya bulunduğu yok olma tehlikesidir. (Dörtlükte bayrak bir sevgili olarak düşünülmüştür. Kendisini tehlikede bırakan Türk ulusuna kızgındır) Şair, şimdiye kadar uğruna çok kan dökmüş olduğumuzu, hiçbir zaman şerefini çiğnetmediğimizi hatırlatarak şimdi de üzüntüsünün, öfkesinin yerinde olmadığınız söylüyor. Eğer (nazlı bir sevgili, uğruna canlar feda edilen) bayrak gülerek Türk ulusuna moral destek vermezse onun uğruna dökülen kanlar helâl olmayacaktır. 

Türk ulusu doğruluğu seven, doğruluktan adaletten, mertlikten sapmayan ve ismi de Hak olan, doğruluğun sahibi , doğruların en büyük yardımcısı Allah’a tapan bir millettir. Bundan dolayı da bağımsızlık, Türk ulusunun hakkıdır. Ancak kötülerin, haksızların, zalimlerin varlık ve bağımsızlığına son vermek uygun olur, Türk milletinin değil. Türk ulusu bağımsızlık mücadelesinde haklıdır. Allah da doğruların ve haklıların yanındadır, yardımcısıdır. 

SÖZ SANATLARI

Hilâl --- bayrak ( ad aktarması / parça-bütün ilişkisi)
Bayrak --- öfkeli bir insana benzetilmiş (kişileştirme)
Hak: 1) Adalet , doğruluk 2) Allah (tevriye)
Hilâl, ırk, istiklâl, millet -- (TENASÜP)
Çehre, çatma, gül, şiddet, celâl --- (TENASÜP)




Yazar “Korkma!” sözüyle, Türk Ulusu’na seslenmektedir ve burada “nida” (seslenme) sanatı bulunmaktadır. “Ocak” sözü, ikinci dizede yurtta bulunan herhangi bir evi karşılamak için kullanılmıştır. Yani şairin ocak sözünden kastı, bir Türk’ün yuvasıdır. Bunun için bu dizede “mecaz-ı mürsel” (ad aktarması) sanatı vardır. “Tüten ocak” kelime grubunda, “mecaz” sanatı vardır; çünkü bir ocağın tütmesiyle bir evdeki yaşamın devam etmesi kastedilmiştir. Ocak, temel anlamda ateşi karşılamaktadır. Ev ise genellikle üstünden duman çıkan bir hane olarak tasvir edildiği için, ocağın tütmesiyle evin bacasının tütmesi arasında “mecaz” bağlantısı kurulmuştur. Aynı şekilde ocağın sönmesi de yaşamın bitmesine işaret ettiğinden “ocağın sönmesinde” de yine bir “mecaz” bağlantısı kurulmuştur.

 

Birinci dizedeki “şafak“, denize benzetilmiştir. Bu benzetmede “benzetilen” kullanılmadığı için, burada “kapalı istiare” sanatı vardır. Sancağın “yüzmesi” ile kastedilen şey, bayrağın dalgalanmasıdır. Burada da mecaz sanatı vardır. Aynı şekilde bayrağın “yıldıza” benzetildiği üçüncü dizede, bir “benzetme” (teşbih) sanatı bulunmaktadır. Birinci dizedeki “sancak – ocak – yurt – millet” sözcükleri ile “şafak – yıldız – parlamak – sönmek” sözcükleri arasında anlam yönünden yakınlık bulunduğundan, bu sözcüklerle “tenasüp” sanatı yapılmıştır. “O benim milletimin yıldızı” sözünde, Türk Ulusu’na ait her ferdin içindeki bayrak sevgisi bir yıldız ile hatırlatılmıştır ve burada “telmih” (hatırlatma) sanatı yapılmıştır. “O benim… / o benim…” sözcüklerinin yinelenmesiyle “tekrir” (tekrar) sanatı yapılmıştır.

2. Kıta  

Birinci dizedeki “hilâl” sözcüğü, ayın bir hâlini karşılayan bir sözcük iken bayrağın yerine kullanılmıştır. Yani burada “parça – bütün ilişkisi” kurulmuştur ve böylece “ad aktarması” (mecaz-ı mürsel) sanatı yapılmıştır. İkinci dizede “kahraman ırkıma bir gül” sözüyle, bayrak bir insana benzetilmiştir ve burada “kişileştirme” (teşhis) sanatı bulunmaktadır. Son dizede “Hak” adının hem “adalet, doğruluk” hem de “Tanrı, Allah” anlamını karşılamak üzere kullanılması ile bir sözcük iki farklıanlamda kullanılmış ve “tevriye” sanatı yapılmıştır. “Hilal – ırk – istiklal – millet” sözcükleri arasında anlam açısından yakınlık bulunduğu için, burada da “tenasüp” sanatı vardır. Yine “hilâl, çatma, gül, şiddet, celâl” sözcükleri arasında da “tenasüp” sanatı bulunmaktadır.  


:))