Cevap :
ORGAN BAĞIŞI NEDİR ?
Ölümünüzden sonra organlarınızın başka bir insan için kullanılmasına izin vermenizdir. Görmeyen bir insanın görmesini ya da hayatını diyaliz cihazına bağlı olarak sürdüren bir böbrek hastasının hayata dönmesini sağlar.
HANGİ ORGANLAR BAĞIŞLANABİLİR ?
Sağlıklı her organ bağışlanabilir. Ülkemizde: kalp, akciğer, böbrek, karaciğer ve pankreas gibi organlar; kalp kapağı, gözün kornea tabakası , kas ve kemik iliği gibi dokular başarıyla nakledilebilmektedirler. Bir kişi organlarını bağışlayarak bir çok insana yaşama şansı verebilir.
4-)YAPAY ORGAN HAKKINDA BİLGİ
http://www.biltek.tubitak.gov.tr/bdergi/yeniufuk/icerik/ekYapayOrganlar.pdf
ORGAN BAĞIŞININ AZ OLMASININ NEDENLERİ
Organ bağış kararını etkileyen faktörlere bakıldığında ırk, yaş, gelir, eğitim ve cinsiyet gibi özelliklerin de etkili olduğu görülmektedir. Organ bağışlayanların yaygın karakteristik özelliklerine bakıldığında ise genç, iyi eğitimli ve yüksek sosyo-ekonomik statüye sahip kişiler oldukları belirlenmiştir. Ama tüm bunlara rağmen bağış yapan kişinin ailesinin aldığı tutum çoğu zaman bu bağışı olanaksız kılıyor.
Organ bağışı ile ilgili bilgi ya da bilgisizlik en önemli etkenlerden biri. Bu bilgilendirmelerin sık sık duyurulmasında fayda var. Bunlar; organ bağışında bulunma ile ilgili kanunlar, beyin ölümü, gömülme ve dini konular, tıbbi nakil ve ailenin rolüdür.
Dini inançlar, organ bağışına karar vermede en büyük etken. Toplumsal algılamaların aksine; organ bağışı tüm büyük dinler tarafından desteklenmektedir. Hıristiyanlık, organ bağışını dostluk veya hayırseverlik eylemi olarak görmektedir. Hinduizm, bu bağışa diğer insanların kurtuluşu için kendini feda etme olarak bakmaktadır. Budizm dini, organ bağışını yaşama saygı ve merhamet olarak tanımlar. İslam dini açısından ise organ bağışı, başkalarının yaşamını kurtarmak demektir. Ülkemizde bütün bilgili din adamları böyle bir bağışı destekler yorumlarda bulunduğu halde, halkımızın cahil, yetersiz ve bilgisiz sözde tarikat ''hocalarının'' peşinden koşması nedeniyle hala tam anlamıyla yeterli bağışlar yapılamamaktadır.
Ölüm sonrası olumlu bir şeyler yapmak, üzüntülülere yardım etmek, diğerlerinin yaşamının devamına ve kalitesine yardım etmek, sağlıklı organların gömülmesi yerine başkalarının sağlığının iyileştirilmesine yardımcı olmak gibi istekler organ bağışına yöneltir. Ama ailelerin ölüm karşısında yaşadıkları şok onları çoğu zaman bu bağışa olumlu bakma konusunda sağlıklı düşünmekten alıkoyar.
Ailelerin karşı gelmelerindeki en önemli faktörlerden biri de organ nakli esnasında vücut şeklinin bozulacağı ve cenaze törenlerinin düzenli bir şekilde yapılamayacağıdır. Bu noktada, toplumdaki kişilerin doğrudan ifade edemedikleri korku ve riskler, uygun bir şekilde açıklanarak ortadan kaldırılabilirse; organ bağışının artırılması açısından olumlu katkı sağlanabilecektir.
Ayrıca donörlerin teşhis edilmesi, hastaların organ nakline yönlendirilmesi konusunda doktorlar duyarlı ve istekli değil. Ailelerle bu diyalogdan kaçındıklarını düşünüyorum. O psikolojiye girmek, aileye söyledikten sonra zamana karşı yarışmak, ailenin o psikolojik savaşının ortasında olmak onları yıpratıyor olabilir.