Cevap :
Anadolu’da Türk Edebiyatı’na ait ilk ürünler on üçüncü yüzyıla aittir. Elimizde bu dönemden önce Anadolu’da yazılmış eser yoktur. Bu asırda Mevlânâ, hacimli ve muhtevâlı eserleriyle Türk Edebiyatı’nın Anadolu’da gelişmesine ve yayılmasına önemli katkıda bulunmuştur. Ancak Selçuklu Devleti’nin Farsça’yı resmi dil tanıması, diğer yandan Farsça’nın o dönemde edebi dil olarak kabul edilmesi; Mevlânâ’nın da eserleri Farsça yazmasına sebep olmuş, ilk zamanlarda yalnızca belli bir kültür seviyesine sahip şair ve yazarlar Mevlânâ’dan feyiz almışlardır. Mevlânâ bazı eserlerini de Arapça yazmıştır. Bunun sebebi o devrin kültür dillerinin bunlar olmasıdır. O dönemin edebiyat, felsefe ve tasavvuf çevrelerinde ve medreselerde Farsça yaygındı. O, Anadolu’ya geldiğinde eserlerini Türkçe yazsaydı, doğup büyüdüğü ailesinin ve Hârezm bölgesi halkının konuştuğu Hakaniye Lehçesiyle yazacaktı. Bu lehçe ise Anadolu’da konuşulan Oğuz Lehçesinden farklı olduğundan, yeni geldiği bu bölge halkı onu rahatça anlayamayacaktı. Yine de o, Türkçe şiir söyleyen şairlerden sayılır. O’nun Divan’ında Türkçe-Farsça mülemmalar vardır. Bir örnek;
Dâni ki men be’âlem yalnuz seni sever men
Çün der berem neyâyî ender gamet ölür men
Bugünkü Türkçe ile ifadesi:
“Bilirsin ki ben, âlemde, yalnız seni severim; yanıma gelmeyecek olursan, senin gamından ölürüm.”