Cevap :
b)1.Dönem Tanzimat Edebiyatı (1860-1877): 1860'ta Tercüman-ı Ahvalgazetesinin yayımlanmasıyla başlar, 1877'ye kadar sürer. 1877'de II.Abdulhamit'in Meşrutiyet Meclisi'nin çalışmalarını durdurmasıyla sona erer.
TANZİMAT DÖNEMİ SANATÇILARI:
ŞİNASİ (1826-1871): 1860’TA Tercüman-ı Ahval gazetesini çıkararak yeni bir edebiyatın önderi olan Şinasi, orta yetenekte bir şair olarak kabul edilir. Toplum için sanat anlayışını benimseyen sanatçı, dilin süs ve özentiden kurtulup sadeleşmesi için çalışmıştır. Basılan ilk tiyatro eserini yazan sanatçı, aynı zamanda edebiyatımızda hak, adalet, eşitlik, özgürlük gibi kavramları kullanan ilk kişidir. Edebiyatımızda akılcılığın ilk önderi sayılan Şinasi, noktalama işaretlerini edebiyatımıza kazandıran bir sanatçıdır.
Eserleri:
Şair Evlenmesi (tiyatro), Tercüme-i Manzume (çeviri şiirler), Müntehabat-ı Eşar (şiir), Durub-ı Emsal-i Osmaniye (atasözleri).
NAMIK KEMAL (1840-1888): İlk şiirlerini Divan şiirinin etkisiyle yazan sanatçı Şinasi’yle tanıştıktan sonra edebiyatın Batılılaşması gerektiğine inanır ve sonuna kadar da bu düşünceyi savunur. Daha çok hak, adalet, vatan, ahlak gibi temaları işler. İçerik olarak tamamen yeni olan şiirlerinde biçimsel olarakDivan edebiyatına bağlılık görülür. Hece ölçüsüyle denemeler yapmasına rağmen aruzu kullanmıştır. Tiyatroyu faydalı bir eğlence olarak kabul eden sanatçı, bu türde romantik dramların etkisindedir. Tiyatro eserlerinde teknik yönden yetersiz olan sanatçı kimi kez günlük konuşma dilini kullanır, kimi kez de süslü bir anlatıma başvurur. Romanlarında Batılı tekniğe uyma çabasındadır. Ancak tekniği sağlam değildir. Kahramanları romantizmin etkisiyle iyiler ve kötüler olmak üzere ayrılmıştır. Konuşma yerlerinde dil nispeten yalınken, betimlemelerde “sanatkârane”dir. Aynı zamanda gazeteci olan Namık Kemal mücadeleci bir kişiliğe sahiptir.
Eserleri:
Romanları: İntibah, Cezmi
Oyunları: Vatan yahut Silistre, Zavallı Çocuk, Akif Bey, Gülnihal, Celalettin Harzemşah, Karabela
Eleştirileri: Tahrib-i Harâbât. Takip
ZİYA PAŞA (1825-1880): Şiirleri içerik ve biçim açısından Divan edebiyatının özelliklerine uygunluk gösterir. Ancak hak, adalet, kanun gibi kavramları Ziya Paşa da kullanmıştır. Batılılaşmada şiirlerinden çok düşünceleriyle önem taşır. Hece ölçüsüyle de denemeler yapmıştır. En ünlü eseri “Terkib-i Bent”idir.
“Harâbât” adlı Divan şiiri antolojisinin önsözündeki düşünceleri nedeniyle Namık Kemal’in eleştirilerine hedef olmuştur.
AHMET MİTHAT (1844-1912): Batılı roman ve hikaye tekniğiyle Türk halk hikayelerini uzlaştırmaya çalışan Ahmet Mithat Efendi halka seslenmeyi ve eserlerinde halkı eğitmeyi amaçlamıştır. Bu nedenle sık sık olayların akışını keserek okuyucuya seslenmiştir. Teknik bir kaygı gütmeyen sanatçı, dönemin en çok okunan yazarıdır. Halka okuma alışkanlığı kazandırma konusundaki başarısı herkesçe kabul edilir. Genel olarak romantizmin etkisindeki sanatçı hemen her türde eser vermiştir. Halka seslenmeyi amaçladığı için de nispeten daha sade ve yalın bir dil kullanmıştır.
Kırktan fazla romanı, pek çok öyküsü ve tiyatro eseri olan sanatçının önemli eserleri şunlardır:
Romanları: Hasan Mellah, Hüseyin Fellah, Felatun Bey’le Rakım Efendi, Yeryüzünde Bir Melek, Henüz On Yedi Yaşında.....
Öyküleri: Yeniçeriler, Letaif-i Rivayât (seri hikayeler).....
Oyunları: Çerkez Özdenler, Çengi....
AHMET VEFİK PAŞA : Ahmet Vefik Paşa Milliyetçilik ve Türkçülük akımlarının ilk büyük temsilicisidir. Moliere komedilerinden yaptığı 16 çeviri ve uyarlamayla, Türk tiyatrosuna önemli hizmetler etti.
Eserleri: Lehçe-i Osmani, Şecere-i Türk, Moliere’den Zor Nikah, Meraki, Azarya, Zoraki Takip.
RECAİZADE MAHMUT EKREM (1847-1914): “Güzel olan her şey şiirin konusu olabilir” ve “şiir ahlakla hizmet etmek zorunda değildir” düşüncesinde olan sanatçı daha çok aşk ve doğa konularını işler. Şiirlerinde romantizmin etkisinde olan Recaizade Mahmut Ekrem, yanlış batılılaşmayı ele aldığı “Araba Sevdası” adlı romanında realist bir tutum izlemeye çalışır. Sanatçının eski edebiyat taraftarlarıyla olan tartışmaları ünlüdür. Servet-i Fünuncuları bir araya toplayarak Servet-i Fünun hareketine önderlik etmiştir. Sanat için sanat anlayışına bağlı olan sanatçının dili yabancı sözcük ve tamlamalarla doludur.
Eserleri:
Şiirleri: Nijat Ekrem, Nağme-i Seher, Yadigâr-ı Şebab,Zemzeme (I, II, III)
Oyunları: Çok Bilen Çok Yanılır, Vuslat, Afife Anjelik
Hikayeleri:Muhsin Bey, Şemsâ
Roman: Araba Sevdası
ABDÜLHAK HAMİT TARHAN (1892-1937): Edebiyatımızda “şair-i azam” olarak adlandırılan sanatçı eskiyi yıkan ihtilalci kişiliğiyle tanınmıştır. Sanat için sanat görüşünde olan Hamit, romantizmin etksindedir ve en çok ölüm konusunu işler.
Oyunlarında tekniğe önem vermeyen sanatçı, bunları okumak için yazdığını söyler. Bunların bir kısmı manzum, bir kısmı düzyazıdır. Tiyatroda konunun yabancı toplumlardan alınması gerektiğini savunur.
Edebiyatımızda “tezatlar şairi” olarak da anılan sanatçının önemli eserleri şunlardır:
Şiirleri: Sahrai Belde veya Divaneliklerim, Makber, Ölü, Hacle, Garam,Validem, İlhamı Vatan.....
Oyunları: Macera-yı Aşk, Sabr ü Sebat, İçli Kız, Duhter-i Hindu, Tarık,Zeynep, Finten, İlhan, Turhan, Hakan (Ayrıca hece ölçüsüyle vemanzum olarak yazdığı iki oyunu da vardır: Nesteren ve Liberte)
SAMİPAŞAZADE SEZAİ(1860-1936): Gerçekçi bir yaklaşımla yazdığı “Sergüzeşt” adlı romanıyla tanınır.
Öykülerini “Küçük Şeyler” adlı kitapta toplamıştır.
NABİZADE NAZIM(1862-1893): Realist-natüralist bir anlayışı benimseyen sanatçının iki önemşi romanı “Kara Bibik” ve “Zehra”dır.
Hem Servet-i Fünun hem de Tanzimat edebiyatı Batı etkisindeki Türk edebiyatının dönemleridir. Bu iki dönemin çok ortak yönü yoktur.
Her iki dönemde de Fransız edebiyatı örnek alınmıştır.
Tanzimat döneminde ve Servet-i Fünun döneminde şiirlerde kullanılan asıl vezin aruzdur; sınırlı sayıda şiirde hece vezni kullanılmıştır.
Servet-i Fünun edebiyatı ile Tanzimat dönemi arasında önemli farklılıklar vardır:
Tanzimat döneminde Batı'dan alınan roman, hikâye, tiyatro gibi türlerde ilk örnekler verilmiştir; ancak bu ilk örnekler pek başarılı değildir. Birer deneme olmanın ötesine geçememiştir.
Servet-i Fünun döneminde yazılan roman ve hikâyeler oldukça başarılıdır, Batılı nitelik taşır.
Tanzimat dönemindeki eserlerde toplumcu bir anlayış vardır. Kölelik, esir ticareti, yanlış Batılılaşma, görücü usulü evlilik roman ve hikâyelerdeki başlıca konulardır.
Servet-i Fünun döneminde ise romanlarda aşk, hayal-gerçek çatışması, karamsarlık gibi kişisel konular işlenmiştir.
Tanzimat'ta toplum için sanat düşüncesi, Servet-i Fünun'da sanat için sanat düşüncesi vardır.
İki dönemin şiirleri ve şiir anlayışı da birbirinden çok farklıdır. Tanzimatçılar Divan edebiyatı nazım biçimlerini kullanarak vatan, hak, kanun, medeniyet, hürriyet, adalet gibi siyasi ve sosyal konuları işlemişlerdir. Servet-i Fünuncular eski nazım biçimlerini tümüyle bırakmış, serbest müstezadın yanı sıra Fransız edebiyatından alınan sone, terzarima gibi nazım biçimlerini kullanmışlardır. Şiirlerinde işledikleri başlıca temalar aşk, doğa, üzüntü, umutsuzluktur.
Tanzimat edebiyatında tiyatro önemli bir yer tutar. Tanzimat yazarları tiyatroyu, toplumu eğitmenin ve yönlendirmenin bir aracı olarak görmüşler, çok sayıda oyun yazmışlardır. Bu oyunlarda halka seslenmek amacıyla sade bir dil kullanmışlardır.
Servet-i Fünuncular, tiyatro türünü ihmal etmiş, ikinci plana atmış, bu türle pek ilgilenmemişlerdir.
Tanzimatçılarda toplumcu bir sanat anlayışı vardır. Onlar Batı'dan aldıkları kavram ve görüşleri halka aktarmaya çalışmışlar; bunun için de dilin sade olması gerektiği düşüncesini benimsemişlerdir. Şiirde kullandıkları dil ağırdır; nesir türündeki eserlerinde sade bir dil kullanmaya çalışmışlardır.
Servet-i Fünuncuların topluma yönelik bir hedefleri yoktur; sanat anlayışları bireycidir. Servet-i Fünuncular hem şiirde hem de romanda süslü, sanatlı, ağır bir dil kullanmışlardır. Onlar seçkin bir zümre için eser vermişlerdir.
Tanzimat edebiyatının ilk dönem sanatçıları genel olarak romantizm akımından etkilenmişlerdir. Tanzimat edebiyatının ikinci döneminde şiirde romantizm, romanda ise realizm akımının etkileri görülür.
Servet-i Fünun edebiyatında roman ve hikâyede realizm ve natüralizm akımlarının; şiirde ise sembolizm ve parnasizm akımlarının etkisi vardır.
Tanzimat dönemi yazarları anlatım sırasında öznel davranır, taraf tutar, kişiliğini gizlemez. Okura öğüt verir, yol gösterir; olayın akışına müdahale eder, konu ile ilgisi olmayan gereksiz ayrıntılara girer.
Anlatılanlar çoğu zaman masal karakteri taşır. Roman ve hikâyelerde, sözlü edebiyat ürünleri olan halk hikâyesi ve masalın etkileri görülür.
Servet-i Fünun dönemindeki roman ve hikâyeler teknik yönden oldukça başarılıdır. Yazar, kişiliğini gizler, kesinlikle olaya karışmaz, taraf tutmaz. Psikolojik tahliller ve tasvirler başarılıdır.
Tanzimat dönemi eserlerinde olay ön plana çıkar. Servet-i Fünun'da ise tasvir ve tahlillere de önem verilir.