Cevap :
İnsanoğlunun zamanı algılamasını sağlayan takvimler, farklı zaman dilimleri oluşturarak günlük hayatında belirli bir düzen içerisinde seyretmesini sağlar. Gün, ay, yıl, hafta gibi çeşitli zamansal kavramların oluşturulmasının, bilinen insanlık tarihinin ilk dönemlerine kadar vardığı düşünülmektedir. İlk olarak takvimin ne zaman ve kimin tarafından bulunduğuna dair kesin bir olmamakla birlikte, bu konuda ortaya atılan çeşitli iddialarda bazı milletçi düşüncelerin de etkisi büyüktür.
Takvimin icadıyla ilgili tarafsız bir bakış açısıyla inceleme yapıldığında, bilinen insanlık tarihinde öncelikli olarak Eski Mısır, Babil ve Sümerlere kadar gidilen bir sürecin analiz edilmesi gerekir. Farklı Anadolu medeniyetlerinin Güneş Sistemi üzerine yaptığı incelemeler olduğu bilinmekle beraber, birçok toplumunun dünya, güneş ve ay hareketlerini önceden tahmin edebildiği de bilinmektedir. Eski Mısır dönemindeki insanların gökyüzü hareketlerine olan takıntısının en büyük kanıtı, günümüzün Gize Piramitleri’nde zaten belirgin bir biçimde görülmektedir.
İnsanlık tarihinde 1492 yılına kadar Amerika diye bir kıtanın varlığından haberdar olunmaması ya da çok sınırlı sayıda insanın Yeni Dünya hakkında bilgi sahibi olması, Mayalar gibi günümüzde dünyanın sonu teorilerinin üretilmesine neden olan takvimleriyle astrolojik anlamda çok ileri bir medeniyetin de tam olarak bilinmemesine neden olmaktadır. Günümüz tarihsel yapısında Mayalar veya Aztekler gibi Amerika Kıtası’nda yaşamış toplulukların takvim kullanımına yönelik çalışmaları hakkında kesin bilgilerin olmaması, takvimi ilk olarak kim buldu sorusuna da doğru bir cevap verilememesine neden olmaktadır.
Takvimin kökeni Sümerlere kadar dayanır. Eski Mısırlılar ve Babilliler de takvim kullanmıştı. Modern anlamda ilk takvim, MÖ 46′da hazırlanan Julyen takvimiydi. Bu takvimin hatalar düzeltilerek hazırlanan yeni takvime Sregoryen takvim dendi. Bugün hâlâ bu takvimi kullanıyoruz.