Cevap :
Türkiyede kömürün tarihçesi
Türkiye de ilk taş kömürü madenciliği Uzun Mehmet’in 1829 yılında Ereğli’de kömürü bulmasıyla başlamıştır. İlk fiilî üretim ise 1848 yılında "Hazine-i Hassa" tarafından havzanın Galata sarraflarına kiralanmasıyla gerçekleşmiş ve bu idare altında çok ilkel bir çalışma ile 40–50 bin ton civarında kömür üretilmiştir. Kırım Harbi’nin başlaması ile idare İngilizlere geçmiş 1864 yılında ise devrin Kaptan-ı Deryası’na devredilmiş ve bir maden nazırlığı kurulmuştur. Bu devrede havzada büyük gelişmeler olmuş tren ve dekovil hatları döşenmiş havzanın sınırları tespit edilmiş kok briket ateş tuğlası ve çimento fabrikaları gibi tüketici tesisler kurulmuş ve üretim muntazam artışlarla 1907 yılında 735.000 ton’a erişmiştir. 1. Dünya Savaşı sırasında faaliyet tekrar gerilemiş savaşın sonunda ise havza Fransızlar tarafından işgal edilmiştir. Bu idare altında istihsal 1920 yılında 570.000 ton’a erişmiştir.
Türkiyede antrasit içeren kömür yatağına rastlanmamıştır. En çok rastlanan kömür çeşidi ise linyittir. Türkiye linyit bakımından oldukça zengin bir ülkedir ve toplam 84 milyar ton linyit rezervine sahiptir. Fakat bu rezervin %68’inin ısıl değeri az olduğundan üretilen linyitler genellikle termik santrallerde kullanılır.
Çeşitli derinliklerdeki taşkömürü yatakları ile Ereğli Zonguldak havzası Türkiye'nin en önemli taş kömürü havzasıdır. Taşkömürü rezervi ise toplam 1.35 milyar ton dur.
Ayrıca her ne kadar kalori değeri düşük olsa da elektrik enerjisi alanında Türkiye'nin en büyük linyit rezervi Afşin-Elbistan bölgesinde bulunmaktadır.
Türkiye'deki başlıca linyit yatakları
Afşin Elbistan AEL (Afşin Elbistan Linyitleri)
Karaisalı Adana)
Merzifon ve Suluova
Mengen Bolu
Kükürtlü
Eynez Soma ve Işıklar Soma (Manisa)
Uluçayır Divriği (Sivas)
Gülşehir Nevşehir)
Zonguldak
Tunçbilek Tavşanlı (Kütahya) GLİ (Garp Linyitleri İşletmesi)
Kömür ve Kullanımı;
Kömür, ısı enerjisi sağlamak için yakılabilen bir hidrokarbon birikintisidir. Genellikle yeraltında damar diye bilinen katmanlar durumunda bulunur. Ama bazı yerlerde yüzeye yakın olduğu da görülür. Genellikle sert, donuk ve siyahtır. XVI yüzyıldan önce az kullanılırdı, yama bu tarihten sonra büyük bir yakıt sanayinin önce İngiltere’de, sonra Avrupa vedünyanın öteki bölgelerinden temeli durumuna geldi.
Kömürün Oluşması;
Kömür, yaklaşık 10 ile 300 milyon yıl arasında değişen birsüre önceden kalma orman bitkilerinin ürünüdür. Bataklıklardaki bitki birikintilerinin kalıntıları, büyük kalınlıklardaki kumtaşı ve sist katmanlarının altına gömülür. Bu süreç birçok kez yinelenir. Bitki birikintileri basınca, ısıya ve mikroorganizmalar tarafından parçalanmaya maruz kalır ve bunun sonucu çeşitli yanıcı katı maddelere dönüşür.
Bu dönüşüm sürecine genellikle “kömürleşme” adı verilir ve bunun gerçekleşmeye derecesi kömürün “kalitesini” belirler. Antrasit en kaliteli kömürdür. Bir damar boyunca da kalite değişikleri görülebilir. Böyle durumlarda, söz konusu damarın altında ve üstünde kalan tüm damarlar da belirli değişikliler gösterir. Bozulmamış düşey kesimlerde derindeki damarlar yüzeye yakın olanlardan dahakalitelidir. Ancak Hilt yasası olarak bilinen bu kaba genellemenin dışında kalan örneklere de sık rastlanır.
Kalite kontrolünü basitleştirmek için kömür genellikle “yaklaşık analizine göre belirlenir. Bu analiz standart yöntemlerle saptanan hem, uçucu madde, karbon ve kül yüzdelerini verir. “tam analiz kömürdeki karbon, hidrojen, oksijen, azot ve kükürt tutarlarını belirler. Ayrıca tüketiciler yakıtın “ısıtma gücü” ya da kalori değerini, yakılan ağırlık birimi başına düşen ısı birimi olarak bilmek isteyebilirler.
Kömürler ayrıca, kayasal bileşenlere göre de tanımlanabilir, yani kaya türleri olarak ele alınabilirler. Bilinen dört fiziksel yapıtların (düz, parlak bileşen) düren(donuk, sert çakıllı), vitrin (parlak, siyah , camsı gözalıcılıkta) ve füsendir (siyah, ufalanabilir, iplik süren genel sınai gelişimin başlıca nedenlerinden biriydi. Günümüzde kömür yalnızca yakıt olarak değil parfüm, naylon çorap, ağrı dindirici ilaç ve kumaş boyası gibi değişik malların temel üretim maddesi olarak da kullanılmaktadır.
Kömür sanayinin tarihi;
İkinci dünya savaşına kadar kömür sanayimi, sanayileşmiş ülkelerin ekonomisi için büyük bir önem taşıyordu. 1950 de bile kömür, dünya enerji kaynağının yüzde 58 ni sağlamaktaydı. 1974 e gelindiğinde bu oran petrol ve doğal gaz üretimindeki önemli artışlar yüzünden yüzde 29’a düşmüştü. 1973 de görülen petrol fiyatlarındaki, büyük artışlar ve petrol ve gaz rezervlerinin sınırlı olması nedeniyle 1950 lerin ortalarından beri kömür sanayini kısıtlama politikası gütmüş birçok ülkede kömür üretimi, yeniden artmaktadır.
Önceleri kömür rastlantı sonucu bulunduğu toprağın yüzeyinden kazınıyordu. Sonraları “kanallardan” (damarı yeraltına doğru izleyen hafif eğimli tüneller), daha sonra da maden kul uyarından çıkarılmaya başlandı. Günümüzde deneme kazılarından önce yapılan kömür madeni araştırmaları, jeofizik uzmanları ve ileri araştırma aygıtları gerektiren başlı başına bir bilimsel uğraştır. Günümüzde maden tüneli açmak, beş-on yıl arası bir zaman alan, milyonlarca liralık yatırım gerektiren ve yerin dibinde yüzlerce metre derinliklere ulaşan kuyuları olan büyük bir projedir.
Kömür eskiden kazma, kürekle kazılır ve yüzeye sepetlerle taşınırdı. Günümüzün tüm sanayileşmiş ülkelerinde kömür madenleri, bütünüyle makineleşmiştir ve her madenden elde edilen ürün, yılda bir milyon tonu aşabilir madenciler mekanik kazıcılarla çalışırlar. Kömür, taşıyıcı araçlarla yada yer altı trenleriyle dışarı gönderilir. Günümüzde görülen bu alandaki bir başka eğilim de, kömürün çıkarıldığı tehlikeli alanlardan insanları uzaklaştırabilme amacıyla uzaktan işletilen araçların kullanılmasına yöneliktir. Geliştirilmiş olan böyle bir otomatik araçta, madene indirilen kömür kazıcı makine, tavanda kalan köpür katmanın kalınlığını radyoaktif sonra ile ölçer. Kömür madenciliğin hala özel dikkat isteyen bir uğraş olmayı sürdürmesine karşın, sanayileşmiş ülkelerde ölüm ve kaza oranları hızla azalmaktadır. Çalışma sırasında kömürden çıkabilecek kolayca parlayan metan gazının bir patlamaya yol açması için kullanılan tüm araçların kurallara uygun olması gerekir.