Cevap :
Göllerin özelliğinde (acı, tuzlu, tatlı olmasında) etkili faktörler şöyle sıralanabilir:
1. Gölün büyüklüğü ve derinliği: Büyüklük ve derinlik arttıkça tuzluluk azalır.
2. Gölün gideğeninin olup olmaması: Göl sularını bir gideğen ile boşaltabiliyorsa suları tatlı olur.
3. İklim: Nemli iklim bölgelerinde göllerin tuzluluğu daha azdır. Genelde tatlı suludurlar.
4. Göl çanağını oluşturan kayaların özelliği.
Yukarıdan da anlaşılacağı gibi, ilk iki faktör göl suyunun tatlılık, acılık, tuzluluk oranlarını etkileyen faktörlerdendir. Göllerin özelliği, aslında bulundukları bölgenin iklimi, jeolojik ve jeomorfolojik yapısına bağlı olarak farklılık gösterir. Yeryüzündeki tatlı su kaynakları arasında yüzey suyu dereleri, havuzları, gölleri, baraj gölleri (insanın yaptığı yapay göller) ve tatlı su bataklıkları vardır.
Giriş ve çıkış akışları yüzünden nehirlerdeki ve göllerdeki su miktarı devamlı değişmektedir. Giriş akışları yağıştan, kara üzerindeki yüzey akıştan, yeraltı suyu sızmasından ve yan derelerden giren akıştan meydana gelir. Göllerden ve nehirlerden çıkış akışları, buharlaşma ve yeraltı suyuna boşalımı kapsar. Gölün fazla suları göl çanağının en alçak yerinde bir dere halinde dışarı akmaya başlar. Buna gideğen ya da göl ayağı adı verilir. Sularını okyanuslara ve denizlere ulaştıran göllerin suları tatlı, ulaştıramayanların ise tuzludur.
Gideğeni olmayan göllerde buharlaşma sonucu su kaybedilir ve dolayısıyla tuz oranı arttığından göl suyu tuzlu olur. Buharlaşma yoluyla kaybedilen su, yağmur ve nehir suyuyla kazanılandan daha fazla olursa, göldeki tuzluluk oranı artar. Yani gideğeni olan göllerin sularının tatlı olmasının sebebi, buharlaşma nedeniyle tuzluluk oranı artan göllerin gideğen sayesinde (tuzlu) sularının çıkışı ve denizlere veya okyanuslara karışması; dolayısıyla tuzluluğun, tuzlu su çıkışıyla azalmasıdır.
Tuzluluğu etkileyen diğer bir faktör de gideğeni olan göl sularının sabit kalmayarak değişmesi ve gideğeni olmayan göllere nispeten giriş akışlarından (akarsu, yağmur gibi) daha çok etkilenmesidir. Çünkü gideğeni olmayan göllerde değişim daha azdır, çıkış olmadığı için tuzluluk konsantrasyonunu bir tek giriş akışları değiştirebilir (azaltabilir). Oysaki gideğeni olan göllerde hem giriş hem çıkış akışları söz konusu olduğundan bu göllerin suları sürekli devir daim içindedir ve tuzluluk oluşmaz.