Cevap :

Dadaşlar diyarı Erzurum
Tarihte, kılıçla, kalkanla alınamayacak gibi görünen Erzurum Kalesi ilginç bir kale kuşatması ve esir mübadelesiyle ele geçirilir. 
Bu fetih şu hikayeyle süslenir: 
''Türkler, kaleyi önce dört yönden kuşatırlar ve bu kuşatma birkaç hafta savaşla geçer. Bu arada esirler alınır, esirler verilir. Sonra da, bir akşam karanlık bastığı sırada, kale tekfuruna elçi gönderip şöyle derler; (Kuşatmadan vazgeçtik. Hemen gideceğiz. Elimizde kırk kadar esir var. Bir anlaşma yapalım. Biz size esirleri teslim edeceğiz. Siz de bizimkileri bırakın). Bu haber, kalede sıkışıp kalan Bizanslıları çok sevindirir. Hemen Türk esirlerinin zincirlerini çözer, kale kapısı önüne çıkarırlar. Türkler de, kırk yiğit seçer, bunları esir kılığına sokarak, alaca karanlıkta kaleye sokarlar ve burayı fethederler.'' 
Erzurum Kalesi'nin güneyinde bugün bir Saat Kulesi, kulenin önünde de ''Kırklar Türbesi'' adıyla anılan küçük, sade bir yapı bulunmaktadır...

           

Türk Tarihine Tepeden Bakan Şehir

Erzurum, Anadolu'da bir zirvedir. Türk tarihine, Türk coğrafyasına 1945 metre yüksekten bakar. Malazgirt zaferinin Anadolu'ya açtığı gedikten, yeni vatana giren dedelerimizin ilk fethettikleri büyük şehirlerden biri Erzurum olmuş, Selçuklu Türkleri, Doğu Anadolu'daki egemenliklerini, Erzurum Kalesi'ne diktikleri bayrakla temsil etmişlerdir.

Tarihçiler, Erzurum'un 1080 yıllarına doğru, Selçuklu Sultanı Melikşah'ın komutanlarından Emir Ahmet tarafından fethedildiğini yazarlar.

Tarihçiler böyle yazarlar ama, öte yanda yüzyıllardır söylenegelen fetih destanları da Erzurum'un adsız gazilerini dile getirir, bu fethi şu hikâyeyle süslerler:

Türkler, Erzurum Kalesi önüne geldikleri zaman, bir an için atlarının dizginlerini çeker, hayran hayran kaleye bakarlar. Böylesine sağlam ve sarp bir kale görmemişlerdir:

- Bu kale kılıçla, kalkanla alınmaz, derler. Çevresine bile yaklaşmak her babayiğidin harcı değildir. Böyle de olsa bir çare bulunmalı, Erzurum Kalesi fethedilmeli, burçlarına Türk Bayrağı çekilmelidir.

Türkler, kaleyi, önce dört yönünden kuşatırlar. Bu kuşatma birkaç hafta savaşla geçer. Bu arada esirler alınır, esirler verilir. Sonra da, bir akşam karanlık bastığı sırada, kale tekfuruna elçi gönderip şöyle derler:

- Kuşatmadan vazgeçtik. Hemen gideceğiz. Elimizde kırk kadar esir var. Bir anlaşma yapalım. Biz size esirleri teslim edeceğiz. Siz de, bizimkileri bırakın.

Bu haber kalede sıkışıp kalan Bizanslıları çok sevindirir. Hemen Türk esirlerinin zincirlerini çözer, kale kapısı önüne çıkarırlar. Türkler de, kırk yiğit seçer, bunları esir kılığına sokarak, alaca karanlıkta kaleye sürerler. Bizanslılar, bunlara kale kapılarını açtıkları an, kıyamet kopar. Esir kılığındaki kırk yiğit, birer aslan kesilir, sakladıkları kılıçlarını sıyırarak kale muhafızlarının üzerine atılırlar. Göz açıp kapayıncaya kadar, kale kapısı tutulmuş, pusuda bekleyen öteki bahadırlar, bu şaşkınlık anından faydalanarak şehre girmişlerdir. Birkaç saat sonra, Erzurum Kalesi'nin en yüksek burcunda Türk bayrağı dalgalanmaktadır.

Bugün Erzurum Kalesi'nin güneyinde bir Saat Kulesi, kulenin önünde de "Kırklar Türbesi" adıyla anılan küçük, sade bir yapı var. Türbe ne zaman yapılmıştır, bunu kimse bilmez ama, içerisinde Erzurum'un ilk fatihleri olan kırk yiğidin gömülü olduklarına inanırlar. Bir "Meçhul Asker" anıtı gibi, adsız kahramanlar...

Erzurum'da Selçuklular devrinden kalma daha nice anıtlar ve mimarî şaheserler vardır. Bunlardan biri de, herkesin bakmakla doyamadığı "Çifte Minareli" denilen "Hatuniye Medresesi" dir. Bu eser, Selçuklu Sultanı Birinci Alâeddin Keykubat'ın kızı Hunt Hatun tarafından 1253 yılında yaptırılmıştır. Aradan geçen yedi yüz şu kadar yıl, bu sanat şaheserini yer yer göçürmüş, taş işçiliğinin seçkin örneği olan büyük kapısı üstten uçmuş, kapının iki yönünde, başlıbaşına bir anıt olarak yükselen minareleri, yarıya kadar yıkılmıştır.

Şehrin ortasında kalan Erzurum kalesinin ne zaman yapıldığı kesin olarak bilinmemektedirKalenin varlığın milattan öncesine dayanmaktadıryapılışından sonraki devirlerde Urartu,Roma,Bizans ve Sasanilerin hakimiyeti altında kalan kale,11yydan itibaren Türklerin hakimiyeti altına girmiştirEvliya Çelebi Seyahatnamesinde Erzurumla birlikte Kaleden de söz etmekte ve iki katlı sur duvarlarıyla çevriliş olduğunu ,içindede toprak damlı 1700 adet ev olduğunu belirtmektedir