Cevap :
İş görmeyi, çalışmayı sevmeyen, çaba göstermekten, sıkıntıdan kaçan (kimse), üşengeç
Rahat Düşkünlüğü ve Çalışmadaki Lezzet
"Meylürrahat", meyil ve rahat kelimelerinden meydana gelen bir tabirdir; bazen, tembellik ve tenperverlik kelimelerinin yerinde de kullanılan bu ifade, çalışmayı sevmeme, iş görmeyi istememe, sıkıntıya katlanmaya hiç yanaşmama ve hep rahat etme, dinlenme, eğlenme peşinde olma manalarına gelmektedir.
Rahata düşkünlük de diyebileceğimiz "meylürrahat", aynı zamanda, dünyanın cazibedar ve zahirî güzellikleri karşısında hevesin uyanması ve insanda çalışmaya karşı bir gafletin hasıl olması demektir. Bu hastalığa yakalanan bir insan, artık cismânî varlığı hesabına hareket etmeye, ömrünü bedenine bağlı olarak sürdürmeye başlar; hayata sadece yeme içme, gezip tozma, eğlenip dinlenme, yatıp uyuma, böylece gününü gün etme, sürekli zevk alma ve hayatın keyfini çıkarma mülahazasıyla yaklaşır. Aslında bu düşüncedeki bir insan, zamanla öyle bir hayattan da bıkar; bir süre sonra, yapıp ettiği hiçbir şeyin tadı, tuzu kalmaz. Başlangıçta severek yaptığı ve peşinden koştuğu işler bile artık ona zevk vermez ve o ardı arkası kesilmeyen şikayetlerin, öldüren sıkıntılı hallerin ağına düşer; sürekli ondan bundan şikayet eder ve devamlı buhranlar içinde yaşar. Şikayetler ve bunalımlar kısır döngüsünde kıvranır durur; zira, şerlerin ve günahların aslı ve mayası ademdir, yani yokluktur. Adem ise bizâtihî şerdir, karanlıktır. Yeknesak istirahat, sükûnet ve durgunluk gibi hâletler, ademe, hiçliğe yakın oldukları için ademdeki karanlığı hissettirip sıkıntı verirler.
Evet, kendilerini sadece zevk ve eğlenceye veren, çalışmaya yanaşmayan ve yararlı işler ortaya koyamayan kimseler, derin bir karamsarlığa ve felç eden bir bedbinliğe yakalanırlar. Hem iş yapamamanın karamsarlığı, hem bir işe yaramıyor olma mülahazasının karamsarlığı, hem de arkadaşlarından ayrı düşmenin, herkesin ardında kalmanın, çıtayı aşağı düşürüp işi aşağıdan götürmenin karamsarlığı ile iç içe sıkıntılara ve bunalımlara girerler. Her bunalım içlerindeki çalışma gücünü biraz daha kırar ve onları bütün bütün bedbinliğe sürükler. Onca zevk u sefaya rağmen rûhen bomboş bir hâle ve kalben de bir tatminsizlik içine gömülürler; bir hayalet gibi kendilerini kovalayan streslerden ve anguazlardan bir türlü kurtulamazlar; kurtulmak bir yana, ruh boşluğundan sıyrılalım derken aldatan bir oyundan öldüren başka bir eğlenceye, cismânî bir çukurdan nefsânî başka bir gayyaya yuvarlanır dururlar. Ömürleri sürekli böyle bir fasit daire içinde geçip gider de bir türlü bunu fark edemez ve o kötü gidişin önüne geçemezler.
Arkadaşlar sizce tembellik nedir.Çevremizde bir çok insan tanıyoruz bazıları herişi
ağırdan alıyor,kendilerini hiç yormadan hiç yıpratmadan günlerini gün ediyorlar
acaba bu davranış onlarda bilinçli bir savunma mekanizması olarakmı işliyor.Yoksa
şuur altı bir davranış biçiminemi dönüşüyor?Ne dersiniz...Sizce Tembellik nedir?