Cevap :

Ne yazık ki Dünya Barış Günü‘nün 25. yılında bu günü sadece takvim yapraklarında kalan henüz gerçekleşememiş bir gün olarak kutluyoruz. Aradan geçen çeyrek asra karşın ne ülkemizde ne de dünyada kalıcı barış ve adalet sağlanabilmiş değil. Türkiye‘de ve dünyanın her yerinde çatışmalar katliamlar savaşlar ve işgaller sürüp giderken her yıl on binlerce insan hayatını kaybediyor sakat kalıyor ve ülkesini terk ederek mülteci durumuna düşmek zorunda bırakılıyor. Savaşlar bir taraftan insan hayatını yok ederken diğer yandan da büyük ve ciddi insan hakları ihlallerine yol açarak dünya halklarına açlık ve sefaleti dayatıyor. ‘Büyüklerin‘ savaş oyunundan zarar gören yine ‘küçükler‘ oluyor. Asıl hedefi dünya varlıklarının sömürülmesi olan politikalar demokrasi ve insan hakları adına uygulanıyormuş gibi gösteriliyor. Anlaşmazlıklara barışçıl ve adil çözümler üretmeye çalışmak yerine global devler kendi hegemonyaları adına çözümü baskı şiddet ve katliamda arıyor. Böylece tüm dünyaya silahlı güce ve sömürüye dayalı bir ‘düzen‘ empoze ediliyor.