Cevap :
bir gün bir muhabbent kuşu varmış sahibini çok seviyomuş sahibi kısa sürede ölmüş ve yeni sahibi afacan bir çocukmuş kuşu eli ile sıkıyomuş bir bir rüya görmüş kendisi kuş olmuş rüyasında ve ona eziyot ediomuş . ve kaltında kuşu sevmiş okşamış bi daha iyiy davranacağına yemin etmiş
Yeşil Yunus:
Denizlerimizin birinde altın kalpli bir yunus ailesi yaşarmış.
Bu ailenin küçük bir çocukları varmış, doğal olarak adı Yunusçuk imiş. Bu aile denizlerde kimin neye ihtiyacı olsa yardıma koşarlar, herkesin dertleri ile ilgilenirlermiş.
Denizlerin her yerinde sevilen bu ailenin etrafındaki hemen hemen herkes dostları imiş.
Küçük Yunusçuk’ ta anne ve babasının dediklerini yapar onların sözünden kendisinin iyiliğini istediklerini bildiği için hiç dışarı çıkmazmış.
İşte bir gün küçük Yunusçuğun böylesine iyi bir çocuk olduğu deniz perisinin kulağına gitmiş.
Deniz perisi Yunusçuğun anne ve babasına giderek çocuklarının ne kadar iyi bir çocuk olduğunu bildiklerini onun için Yunusçuğu hem ödüllendirmek hem de ona bir görev vermek istediklerini söylemiş. Anne ve babası Yunusçuk ile bir kez daha gurur duymuşlar. Ve ona nasıl bir ödül ve nasıl bir görev vereceğini deniz perisine sormuşlar.
Deniz perisi başlamış anlatmaya:
-Yunusçuk artık haftada bir gün insan olarak karaya çıkabilecek. İşte ödülü bu. Göreve gelince insan olarak dolaşırken karadaki herkese yardım edecek ve tabiatı koruyacak.
Onun için adı Yeşil Yunus olacak, ilk görevi yarın onu bekliyor.
Diyerek ortadan kaybolmuş.
O geceyi uykusuz geçirmiş heyecandan Yeşil Yunus. Sabah olunca onu anne ve babası kumsala yakın bir yere getirmişler. Yeşil Yunus birdenbire 8-9 yaşlarında şipşirin bir erkek çocuğu oluvermiş.
Yalnız onu diğer insanlardan farklı kılan özellikleri de varmış. Mesela kuşlarla, çiçeklerle tabiatta yaşayan herkes ile konuşabiliyormuş.
Kumsala adımını atınca perinin verdiği görevler gelmiş aklına. Tabiata iyi davranman gerekiyor demişti. O da hemen ilk iş olarak kumsala çevreyi önemsemeyen insanların attığı naylon poşet ve pet su kaplarını toplayarak başlamış işe. Onları çöp bidonlarına atmış.
Fakat o esnada çok garip bir şey olmuş. Kendini birden çok güçlü hissetmiş. O yine
tabiata ettiği her yardımın karşılığında biraz daha güçleniyormuş, bunun farkına varınca çok sevinmiş.
Yeşil Yunus ormana doğru ilerlerken hafif hafif yağmur çiseliyormuş.
Birisi:
-Pıst pıst bakar mısınız, lütfen!
Yeşil Yunus etrafına bakınmış kimseyi görememiş.
-Bana seslenen kim? Bir daha seslenin lütfen! Göremiyorum.
Demiş.
-Bu tarafa, bu tarafa, evet ağaçların altına lütfen!
Yeşil Yunus o tarafa doğru yürümüş. Bir de ne görsün otların arasında minicik bir kuş yavrusu. Eğilip hemen onu almış.
-Sen buraya nasıl geldin böyle minik kuş? Senin annen baban nerede?
Minik kuş Yeşil Yunus’ a:
Yağmuru görebilmek için yuvadan biraz fazla aşağıya sarkınca kendimi otların içinde buldum. Ben şimdi nasıl çıkacağım bu ağacın tepesine?
Deyip ağlamaya başlamış.
Yeşil Yunus ona:
-Üzülme minik kuş ben sana yardım edebilirim.
Demiş.
Yuva yaşlı bir meşe ağacının üst dallarından birinde imiş. Yeşil Yunus nasıl ağaca çıkacağını düşünürken.
Birden:
-Merhaba minikler ben size yardım edebilirim.
Deyivermiş yaşlı meşe. Ve hemen dallarından birini uzatarak Yeşil Yunus’ un binmesine yardım etmiş. Avucundaki minik kuşu yuvasına koyan Yeşil Yunus o kadar güçlenmiş ki minik kuşa hoşça kal deyip, aşağıya bir çırpıda inivermiş.
Yaşlı meşeye de:
-Hoşça kalın bay meşe.
Diyerek yoluna devam etmiş.