Cevap :
Kuva-yi Milliye[2] (Güncel Türkçeyle: Millî Güçler), Anadolu'nun Yunan, İngiliz, Fransız, İtalyan ve Ermeni birliklerince işgal edildiği ve Mondros Mütarekesi ile ağır koşulların dayatıldığı dönemde çeşitli yörelerde Osmanlı ordusunun silahlarının alınıp dağıtıldığı günlerde doğan bir milli direniş örgütüne verilen isimdir. Kuva-yi Milliye, Kurtuluş Savaşı'nın ilk savunma kuruluşudur.
Kuva-yı Milliye mevcudu, 1919 yılı sonuna kadar, Batı Anadolu’da 6.500-7.500 arasında değişmiştir. 1920 yılı ortalarında ise, bu mevcudun yaklaşık 15.000 kişiye ulaştığını tahmin edilmektedir.[3]
İlk Kuva-yi Milliye kıvılcımı (ilk silahlı direniş) Güney Cephesi'nde Dörtyol'da 19 Aralık 1918’de Fransızlara karşı başlamıştır. Bunun en önemli nedeni, Fransızların işgallerine Ermenileri ortak etmeleridir.
İkinci etkili silahlı direniş hareketi (örgütlü ilk Kuva-yi Milliye hareketi) İzmir'in İşgali'nden sonra; Kuva-yi Milliye hareketini, milliyetçi ve yurtsever olan bazı subaylar halkı örgütleyerek Ege Bölgesi'nde resmen başlatmışlardır. Batı Anadolu'daki Kuva-yi Milliye birlikleri düzenli ordu kuruluncaya kadar geçen sürede Yunan birliklerine karşı vur kaç taktiği ile savaşmıştır. Güney Cephesinde (Adana, Maraş, Antep ve Urfa) Kurtuluş Savaşı'nı düzenli ve disiplinli Kuva-yi Milliye birlikleri yapmıştır. Ulukışla'da faaliyet gösteren Kuva-yi Milliye de ilk kurulanlardan olup Fransızların Toros'lar ardında ulaştığı bu en iç noktadan kısa sürede püskürtülmelerini sağlamışlardır. Çalışmalarını belgeleyen bir karar defteri[4] M. Ali Eren[kaynak belirtilmeli]'in çabalarıyla günümüze ulaşmıştır.
Yerel sivil örgütlenmeler, çeteler olarak ortaya çıkan Kuva-yi Milliye, düzenli ordulardan oluşan işgalci güçlere karşı, bugünkü deyimiyle bir gerilla savaşıuygulamıştır. İlk direniş olayları Güneydoğu Bölgesi'nde Fransızlara karşı görülmüşse de, örgütlü direniş İzmir'in düşmanca ele geçirilmesinden sonra Ege Bölgesi'nde Kuva-yi Milliye olarak başlamış ve bağımsız yerel örgütlenmeler olarak yayılmıştır. Bölgesel kuruluşlar, daha sonra TBMM'nin kurulması ile birleştirilmiş ve I. İnönü Muharebesi sırasında da düzenli orduya dönüşmüştür.
Kuva-yi Milliye'nin amaçlarının başında hiçbir devletin ve ulusun egemenliğini kabul etmeyerek, Türk Milletinin kendi bayrağı altında yaşama hakkını ve bağımsızlığını oluşturmak gelmiştir.
Kuva-yi Milliye; Mondros Ateşkesi’nin ardından başlayan işgal hareketlerine karşı direnişe geçen milli güçlere verilen isimdir.
Kuva-yi Milliye birliklerinin özellikleri
- Düzenli bir ordu değillerdi. Eli silah tutan herkesin katılabileceği küçük silahlı birliklerdi.
- İçlerinde eski ordu mensupları, efeler, eşkıyalar ve halkın her kesimi vardı. Bütün bu farklı insanlar, vatan topraklarını savunmak düşüncesiyle örgütlenmişlerdi.
- Birliklerin bütün ihtiyacı halk tarafından karşılanıyordu.
- Batı Anadolu’da yapılan Balıkesir-Alaşehir Kongreleri Kuva-yi Milliye birliklerinin gücünü arttırdı.
- Bu kongreler sonucunda Batı Cephesi oluştu.
- İlk olarak Yunanlıların Batı Anadolu’daki işgallerine karşı kuruldular.
- Yaptıkları çete savaşları ile düzenli ordu kuruluncaya kadar düşman kuvvetlerini oyalayarak TBMM‘ye zaman kazandırdılar.
- Bölgesel olarak kuruldular. Bulundukları bölgeyi savunmayı amaçlıyorlardı.
- TBMM’ye karşı çıkan ayaklanmaları bastırmada büyük yararlılıklar gösterdiler. Ancak düzenli ordu kurulunca bazı Kuva-yi Milliye birlikleri de orduya katılmamak içi ayaklandı.
Kuva-yi Milliye birliklerinin en önemli yararı, Türk milletinin kurtuluş umudunu güçlendirmesi ve milli şuurun oluşmasını sağlamasıdır.
Kuva-yi Milliye birlikleri en büyük başarıyı Güney Cephesi’nde Fransızlara karşı kazandılar. Türlü imkansızlıklar içinde Fransız ordusuna karşı koyarak Maraş ve Urfa’yı işgalden kurtardılar.
Kuva-yi Milliye birlikleri belirli bir merkezi yapıdan uzak ve bölgesel amaçlı kurulmuşlardı.
Yeterli askeri bilgiye ve silaha sahip değillerdi. Bu nedenle Kuva-yi Milliye birliklerinin düşmanı yurttan atması beklenemezdi.
TBMM’ye bağlı düzenli ordu kurulunca Kuva-yi Milliye birliklerinin görevi sona erdi. Ancak Kuva-yi Milliye ruhu vatanın kurtuluşunun sağlanmasına kadar yaşadı.