Cevap :
1-) MECAZ ( DEĞİŞMECE )
Bir sözcüğün gerçek anlamlarından (temel ve yan anlamlarından)
sıyrılarak,başka bir sözcüğün yerinde kullanılmasıdır. Sözcükler
cümle içerisinde ya da en azından başka sözcüklerle öbekleşerek
mecazlı anlam kazanır.Deyimler,mecazlı öbeklerin en tipik örnekleridir.
Atasözlerinde de mecaz bolca kullanılır.
Sözcüğe mecazlı anlam yüklenmesinde iki ana yöntem vardır:
a) Benzetmelerden yararlanılarak gerçekleştirilen anlam aktarmamaları ;
bir başka deyişle "benzetme ilgisine dayalı" mecazlar (Benzetme,
eğretileme,kişileştirme,kinaye,tariz,abartma)
b) Benzetme dışı ilgilerle gerçekleştirilen mecazlar (Mecaz-ı mürsel,
ad aktarması)
Her iki durumda da sözcüğün gerçek anlamından (temel ve yan) uzaklaşıp
başka bir sözcüğün yerini alması,değişim söz konusudur.
* " Günler akıp gidiyor."
Akmak sözcüğü mecazlıdır. Günler,akıcı bir maddeye,mesela bir suya
benzetilerek mecaz gerçekleştirilmiştir."akıp" sözcüğü,değişmece
yoluyla "geçip" sözcüğünün yerini almıştır.
* "O kadar susamış ki bardağı bir dikişte bitirdi."
Sözü edilen kişi bardağı değil,içindeki suyu içmiştir."bardak" sözcüğü
"su" sözcüğünün yerini almıştır.Benzerlik söz konusu değildir.
İç - dış ilgisiyle mecaz gerçekleştirilmiştir.
UYARI
Mecazlı kullanımı ayırt etmenin bir yolu da, sözcüğün yeni kazandığı
anlamın gerçekte mümkün olup olmadığına bakmaktır.Mesela yukarı-
daki kullanımlarda günlerin,gerçek bir su gibi akması mümkün değil-
dir.Su içerken bardağın "bitmesi" şöyle dursun,bir zerresinin eksil-
mesi bile düşünülemez.
ÖRNEKLER
*"Duygularımız içimize sığmadı, "alkış" ve "bravo" larla dışarıya döküldü.
Duygular akıcı bir maddeye benzetilmiş,"sığmamak" ve "dökülmek"
sözcükleri mecazlı kullanılmıştır.
* "Bu işçi biraz daha pişmek ister." (soyut; olgunlaşmak anlamında)
*Barış umutları yeşerdi." (soyut; oluşmak anlamında)
* "Serin ama tatlı bir ilkbahar akşamıydı." (soyut; hoş anlamında)
* "Olaylara bir de bu gözle bakmalısın." (anlayış anlamında)
* "Yeni idarecimizin davranışları hamdı." (tecrübesizlik )
* "Ölçülü davranışları vardı." (seviyeli)
DİKKAT!
Mecaz anlamlılıklar sözcük,deyim,argo ve atasözü düzeylerinde
görülebilir:
* "Lodos soğuğu kırdı." (sözcük düzeyinde)
* "Onun ne zamandır kırdığı ceviz kırkı aşıyordu zaten." (deyim)
* "Seni görünce kirişi kırdı tabii." (argo)
* "Ana sorunumuz bu değil." (sözcük)
* "Borsada kaybedince kafayı yedi." (argo)
* "Bu boş kafalar gelişmemizi engelliyor." (sözcük)
* "Her işte kılı kırk yarardı." (deyim)
* "Ateş düştüğü yeri yakar." (atasözü)
Aşağıdaki örnekleri inceleyiniz
1. "Bildiğim kadarıyla o evine bağlı bir insandır."
Anlamı: Düzeyi:
2. "Babam:'Kalk,su getir.'dedi;kardeşim oralı olmadı."
Anlamı: Düzeyi:
3. "Bu acı olay hepimizi derinden etkiledi."
Anlamı: Düzeyi:
4. "Bakanın istifasından sonra yoğun bir koltuk kavgası başladı."
Anlamı: Düzeyi:
5. "Sizin böyle bir işte harcanmanızı istemem."
Anlamı: Düzeyi:
6. "Çocuğu çok sıkıyorlar."
Anlamı: Düzeyi:
7. "Ne diyelim, talih bizimle oynuyor."
Anlamı: Düzeyi:
8. "Hayatımda onun kadar tilki bir adam görmedim."
Anlamı: Düzeyi:
9. "Su testisi su yolunda kırılır."
Anlamı: Düzeyi:
10. "Hiçbir şeyi beğenmez;her şeye burun kıvırırdı."
Anlamı: Düzeyi:
11. "Taşıma su ile değirmen dönmez."
Anlamı: Düzeyi:
12. "Sanıyorum bu işte onun da parmağı var."
Anlamı: Düzeyi:
13. "Oturup dururken ne parlıyorsun,sana bir şey diyen mi var?"
Anlamı: Düzeyi:
14. "Ağzı süt kokan sanatçılar bile bize akıl vermek istediler."
Anlamı: Düzeyi:
15. "Biz ne dersek diyelim karşı duruyor,bildiğinden şaşmıyordu."
Anlamı: Düzeyi:
16. "Vatan borcu biter bitmez ordayım."
Anlamı: Düzeyi:
17. "Bu öğrenci diğerinden bir gömlek daha bilgili."
Anlamı: Düzeyi:
Argo Düzeyinde Mecaz: Toplumda herkesçe kullanılan dilden ayrı
olarak belirli kesimlerce kullanılan ancak genel dilin içinde yer alan
ve ondan türeyen özel dile argo denir.
GERÇEK ANLAM ARGO ANLAM
Çok sövmek kalaylamak
kolayca kandırılabilen keriz
hapishane dam,delik,kodes,kafes
esrar ot
öldürmek nallamak
2-)MECAZ-I MÜRSEL (AD AKTARMASI/DÜZ DEĞİŞMECE)
Benzetme ilgisi söz konusu olmadan,başka bazı ilgilerle,bir sözün
başka bir söz yerinde kullanılmasıyla oluşturulan mecazlardır.
İç -dış ilgisi
* "Anne, çamaşır kazanı kaynadı,gel!"
* "Üstünü çıkarıp yatağa uzandı."
* "Ne zamandır evde tencere kaynamıyor."
* "Bu depoyla Düzce'ye kadar gideriz."
* "Şofben yanıyordu."
Parça - bütün ilgisi
* "O zamanlar bu gazetede usta kalemler vardı."
* "Üniversitedeki kürsüsünde yıllarca çalıştı."
* "Motor gece karanlığında yükünü Bartın'a boşalttı."
* "Bu sahalarda nice altın ayaklar top koşturdu."
Neden - sonuç ilgisi
* "Hay mübarek! Bereket yağıyor bereket!"
* "Bahar aylarında rahmet düşmezse ürün iyi olmaz."
Sanatçı - eser ilgisi
* "Davetlilere piyanosuyla önce Çaykovski,sonra Mozart çaldı."
* "Şimdi de biraz Yûnus Emre okuyalım mı?"
* "Pikapta Münir Nurettin dönüyordu."
Yer , yön , bölge , çağ - insan ilgisi
* "Eve haber verip geleyim."
* "Batı ve Doğu , inanç ve felsefe yönünden hem birbirini etkilemiş
hem birbirine uzak durmuştur."
* "Dünya uyanıkken uyumak maskaralıktır."
* "Ankara bu notaya cevap vermekte gecikmedi."
* "Adresi bir de şu büfeye sorsak mı?"
* "Sizin işinizi şu masa halleder beyefendi."
Soyut - somut ilgisi
* "Türklük yüreğini dağlasın gayrı/Cihan da bizimle ağlasın gayrı."
Somut bir varlık olan "Türk insanı,Türk milleti " yerinde, soyut
olan "Türklük" kullanıldı.
* "Gençlik; kafası ve yüreğiyle toplumun güvencesidir."
"Gençler" yerine soyut olan "gençlik";"düşünce" yerine somut
olan kafa;"cesaret,duygu" kavramları yerine somut olan "yürek"
kullanıldı.