izlice başlayan, yavaş gelişen ve ağır sonuçlar doğurabilen daha çok hastalık olarak kendini gösteren ‘sinsilik’ öyle böyle bir şey değildir. Hastalıkta da ikili ilişkilerde -karşıdaki kişi hakkında düşüncelerde- de erken teşhis oldukça önemlidir ama böyle durumların bedeli ağır olur, çünkü sinsiliğin doğası bunu gerektirir. Sinsilik, “Karda yürüyüp de izini belli etmemek” deyiminin tam karşılığı olarak karşımıza çıkar. Yine ‘İçten pazarlıklı’ tabiri ile de sinsi olma durumu vurgulanır. Dostoyevski: “İnsan gizli fikirlerinden, bir arkadaş toplantısında söylediği şeylerden suçlu tutulursa, kim hüküm giymez ki!” demiş, katılmamak mümkün mü? ‘Sinsilik’ denilince bile insanın sinsi olası fikri dönüyor içinde nedeni belirsiz olarak. Ancak sinsiliğin özünde yatan korkaklık/cesaretsizliktir, bunu da unutmamak gerekir…
Doğada sinsi ilerleyen canlılar vardır. Örneğin bir TV kanalında belgesel seyrediyorsunuz, avcı hayvan avına sinsi sinsi yaklaşıyor ve onu en zayıf anında boğazlıyor. Aslında pek çok avcı hayvan avlayacağı hayvana kendini savunması için zaman/fırsat tanır. Bu şekilde avcılığın haysiyeti korunurken sinsi düşünen insanların birbirleri ile olan ilişkilerinde haysiyet aranmaz bile. İnsanlar birbirlerine karşı değişik duygular, fikirler beslerler ve birbirlerine karşı çeşitli rollere girerler; sinsilik de bunlardan biridir.
Hayatta iyi ya da kötü yönde pek çok şey sinsi ilerler. Sinsi sinsi yayılan duygu ve davranışlarımıza göz atacağız. Sinsi ve sinsiliğin ne olduğu konusunda herkes bir yorum yapabilir (örnekleri saymakla tükenmez). Sinsi ilerleyen, avlanan hayvan değildir sadece. Pek çok duygumuz da sinsi ilerler…