Cevap :
Bağlamanın Tarihçesi:
Bilim adamları, tarihin yazının bulunması ile başladığını, yazılı kaynak bulunmayan tarih öncesi dönemi ise karanlık dönem olarak ifade etmektedirler. Yapılan arkeolojik kazılar sonucu bulunan kimi dans figürlerinin yanısıra bazı müzik araçlarınında bulunması sonucu müziğin tarihinin çok eskilere dayandığı tesbit edilmektedir. Buda bize gösteriyorki dansın olduğu yerde müzikte kuşkusuz var olacaktır. Müzik, İnsanoğlunun beslenme gereksiniminden sonraki ilk icadıdır. Doğadaki ses ve gürültüleri, korku ve kuşkuyla izleyen ilk insan, bunları yansılamış, topluca yaşamaya başladıktan sonrada, birbirileri ile anlaşabilmek için seslenerek, el kol, kaş göz hareketleriyle birbirilerine dertlerini anlatmaya çalışmışlardır. Başlangıçta bir anlatma aracı olan bu faktörleri daha sonraları danslarında, törenlerinde vs, kullanmışlardır. Mesela, ilk insanlar bir çok olayı taklit ederek beynini kullanmayı ve kendi kendini tanımaya başlar. Kendi kendisini tanımaya başlayıncada, doğadaki bütün olayları merakla izler. Suların kıyıya vuruşunu, rüzgarın, yağmurun, şimşeklerin, rüzgardan sallanan ağaçların çıkarmış olduğu seslerden önce korkar ve daha sonraları hareket eden her şeyin bir sesinin olduğunun farkeder. Kendilerini vahşi hayvanlardan korumak için ellerine aldıkları cisimleri ağaca, taşa vurarak sesler çıkartmışlar. Bu sayede vurmalı sazların oluştuğu söylenmektedir. Elde ettikleri ritm duygusuyla beraber avdan gelen insanlar av hayvanlarını taklit etmeleri sonucu dansın ortaya çıkmasını sağlamışlardır. Yabani hayvanlara karşı kendilerini savunmak için yaptıkları ok ve yay sayesinde de telli çalgıları buldukları tahmin edilmektedir. Kısaca insanın sesini kullanmayı öğrenmesi ile müziğin başladığını söyleyebiliriz.
Bağlamanın Tarihçesi:
Bilim adamları, tarihin yazının bulunması ile başladığını, yazılı kaynak bulunmayan tarih öncesi dönemi ise karanlık dönem olarak ifade etmektedirler. Yapılan arkeolojik kazılar sonucu bulunan kimi dans figürlerinin yanısıra bazı müzik araçlarınında bulunması sonucu müziğin tarihinin çok eskilere dayandığı tesbit edilmektedir. Buda bize gösteriyorki dansın olduğu yerde müzikte kuşkusuz var olacaktır. Müzik, İnsanoğlunun beslenme gereksiniminden sonraki ilk icadıdır. Doğadaki ses ve gürültüleri, korku ve kuşkuyla izleyen ilk insan, bunları yansılamış, topluca yaşamaya başladıktan sonrada, birbirileri ile anlaşabilmek için seslenerek, el kol, kaş göz hareketleriyle birbirilerine dertlerini anlatmaya çalışmışlardır. Başlangıçta bir anlatma aracı olan bu faktörleri daha sonraları danslarında, törenlerinde vs, kullanmışlardır. Mesela, ilk insanlar bir çok olayı taklit ederek beynini kullanmayı ve kendi kendini tanımaya başlar. Kendi kendisini tanımaya başlayıncada, doğadaki bütün olayları merakla izler. Suların kıyıya vuruşunu, rüzgarın, yağmurun, şimşeklerin, rüzgardan sallanan ağaçların çıkarmış olduğu seslerden önce korkar ve daha sonraları hareket eden her şeyin bir sesinin olduğunun farkeder. Kendilerini vahşi hayvanlardan korumak için ellerine aldıkları cisimleri ağaca, taşa vurarak sesler çıkartmışlar. Bu sayede vurmalı sazların oluştuğu söylenmektedir. Elde ettikleri ritm duygusuyla beraber avdan gelen insanlar av hayvanlarını taklit etmeleri sonucu dansın ortaya çıkmasını sağlamışlardır. Yabani hayvanlara karşı kendilerini savunmak için yaptıkları ok ve yay sayesinde de telli çalgıları buldukları tahmin edilmektedir. Kısaca insanın sesini kullanmayı öğrenmesi ile müziğin başladığını söyleyebiliriz.