Cevap :


Çin kaynaklarında Hoei-ho Vei-ho Hui-ho Hueu-hu Wei-wu vb. şekilde görülen Uygur adının anlamı 974'te yazılan Çince bir eserde "şahin süratiyle dolaşan ve hücum eden" şeklinde açıklanmaktadır. Fakat bunun bir yakıştırma olduğu bellidir. Etimolojik olarak Uygur adının "uy (takip etmek)+gur" (Salgur gibi)tarzında ortaya çıktığı ileri sürülmüş ise de o tarihlerde kullanılan Türkçe'de de "takip etmek" manasındaki eylem kökünün "ud-" biçiminde olduğu antitezinden hareketle sözcüğün "oy (oymakbaskı yapmak) + gur" ve daha kuvvetli bir olasılıkla "uy (akraba müttefik)+ gur" şeklinde türediği savunulmaktadır. Nitekim tarihsel süreçte ortaya çıkan "On Uygur" federatif adının "On Müttefik" manasına kullanılmış olma olasılığı tarihsel gerçeklik açısından ağır basar. Uygur adıyla ilgili bir diğer sorunsal ise İslam kaynaklarında her zaman ve Çin kaynaklarında bazen kendilerine verilen Tokuz Oğuz/Dokuz Oğuz adının kökeni ve ne şekilde ortaya çıktığıdır. Aslında Uygurlardan ayrı bir budun (boylar birliği) olan Dokuz Oğuzlar Göktürk siyasi otoritesinin dayandığı topluluk idi. Bu anlamda ayrı bir etnik yapı oluşturmayıp bizatihi Türk budununu oluşturan boylara verilen isimdi. Zaten Çin kaynaklarında kendilerinden "Türklerin 9 kabilesi" Göktürkler'den ise "9 kabilenin Türkleri" diye bahsedilmesi bu özdeşliği ortaya koymaktadır. İşte bu Dokuz Oğuz boylarına başka bir deyişle 9 adet Oğuz boyuna -9 oymaktan oluşan- Uygur boyunun eklenmesiyle "On-Uygur" denilen siyasal birlik ortaya çıkmıştır ve böylece Uygur adı ile Dokuz Oğuz adı birlikte ve bazen karıştırılarak kullanılagelmiştir.


Köken Çin kaynaklarında Asya Hunları'ndan geldikleri bildirilen Uygurların kökenleriyle ilgili bir efsanelerinde kendilerinin Hun hükümdarının kızı ile bir kurttan türediklerinin belirtilmesi de bu gerçeğe işaret eder. Tabgaç Devleti döneminde (386-534) Kao-kö adıyla kaynaklara yansıyan Uygurlar bu esnada tüm İç Asya'ya yayılmış Töles boylarından biri olarak görülmektedir. Göktürk Kağanlığı'nın kurulduğu esnada Selenga Irmağı boyunda bu devlete bağlı olarak oturmaktaydılar. Yani Ötüken'in burnunun dibinde! Göktürk devletinin zor günlerden geçtiği 7.yüzyılın başlarında artık Uygurlar onlardan ayrılıp 6 boydan meydana gelen ve Sir-Yen-to denilen yeni bir federasyona dahil olmuşlardır (yoksa kendileri mi kurdular?). Sir-yen-to birliğini oluşturan öteki 5 kabile de Uygurlar ile -Uygur adının anlamına dikkat edin!- "ittifak ederek" hepsi "Uygur" adını almışlardır. Görüldüğü gibi Göktürk Devleti'ni oluşturan boylar (Türklerin Dokuz kabilesi/Dokuz Oğuzlar) böylece Uygur yönetimi altında birleşmişlerdi. Bu anlatıların Uygurlar'ın kökeni hakkında yeterince malumat verdiğine inanarak siyasal tarihe geçilebilir.

slam öncesi Türk sanatında bazı hayvansal ve bitkisel kültür ögeleri adlı çalısma yaptık. slam öncesi Türk sanatında hayvansal figürler ön plana çıkmaktadır. Çünkü toplumda hayvanlar önemli bir yer arz ediyordu. Mitolojilerinde, inançlarında hayvanlar kurtarıcı, yol gösterici olarak görülüyordu. Tezimiz iki bölümden olusmaktadır. Birinci bölümde slam öncesi Türklerin (Hunlar, Göktürkler ve Uygurlar) siyasi tarihleri ve dinsel inançları hakkında bilgi verilmistir (Samanizm, Budizm, Maniheizm). kinci bölümde yani tezin esas kısmında 10 adet hayvansal figür ve 2 adet bitkisel motifle birlikte Rumi figürü ele alınmıstır. Bu motif ve figürler tek tek ele alınıp, Hun, Göktürk ve Uygur mitolojilerinde, dinsel inançlarında ve günlük hayatlarında ne anlama geldigi ve neyi ifade ettikleri belirtilmistir. Ayrıca kültürler arası etkilesim de göz önünde bulundurularak Orta Asya cografyasında Türkler’e komsu olan Çinlilerin kültürü ve sanatları hakkında da bilgiler verilmistir. Tezin son bölümünde ise çalısmamızı görsel malzeme ile desteklemek için fotograf ve çizimlerden yararlanılmıstır