Cevap :
DİBVANI LÜGATÜT ÜTRK EN BİLİNDİK ESERİ ESKİ TÜRKÇE DÖNEMİNİN KARAHANLI DÖNEMİNE GİRER
Kendisini Türk dili araştırmalarına vakfetmiştir.
Kaşgarlının günümüze kadar ulaşan eserinin adı "Divânü Lügâti’t-Türk"tür.Kaşgarlı Divânü Lügâti’t-Türk’ü yazış amacını eserinin önsözünde şöyle belirtiyor: “Türk dili ile Arap dilinin at başı beraber yürüdükleri bilinsin diye...” yani o eserini yabancılara özellikle de Araplar’a Türkçe’nin üstün bir dil olduğunu ve diğer dillerle yarışabilecek seviyede olduğunu belirtmek için yazmıştır. Eserini yazmak için Türklerin bir çok şehrini gezmiş dolaşmış ve birçok not aldıktan sonra eserini yazmaya koyulmuştur. İyi bir hazırlanma ve çalışma neticesinde ortaya çıkan bu eser bize XI. yüzyıldaki Türklerin tarihi coğrafyası kültürü folkloru yaşayışı edebiyatı belli başlı yerleri belli başlı kişileri günlük hayatta sık sık kullanılan kelimeleri vb. birçok özelliğini yansıtmaktadır. Bu yönüyle eser Türk tarihinde bir “hazine” sayılmaktadır. Yazar yukarıda saydığımız özellikleri lügatine seçmiş olduğu kelimeleri örneklerken kullanmıştır ve bunda da çok başarılı olmuştur. Normalde eser bir sözlük olmasına rağmen seçtiği örneklere baktığımızda gerek savlar (atasözleri) sagular (ağıt) beyitler çeşitli şiir parçaları deyimler ve gerekse de çeşitli yer adlarına ve kişi adlarına rastlamaktayız.
Kaşgarlı lügatine almış olduğu sözcükleri açıkladıktan sonra onları daha anlaşılır kılabilmek için sözcükleri cümle içerisinde örnekleme yoluna gitmiştir. Bu yola başvurduğunda ise örnek olarak da sıradan cümleler değil o zaman halk arasında kullanılmakta olan savlar (atasözü) sagular (ağıt) destanlar beyitler dörtlükler koşuklar deyimler veya çeşitli edebî cümleleri almıştır. Bu yolla sözcüklerin daha kolay anlaşılmasını ve aynı zamanda akılda daha çok kalmasını sağlamıştır.
Bir eseri daha olduğunu divanında söylemekle beraber bu eser henüz bulunamamıştır. Bulunamayan bu eserin adı "Kitabu Cevahirü’n – Nahv fi Lugati’t-Türkî (Türk Dili’nin Nahiv Cevherleri)". Türk dilinin ilk gramer kitabı.Nerede ve nasıl kaybolduğu belirlenemeyen bu eser, günümüze ulaşmamıştır.