Cevap :

When I was in Germany, I visited the cathedral of Cologne. --> Almanya'da olduğum zaman / Ben Almanya'dayken, Köln Katedral'ini ziyaret ettim.

The week between Christmas and New Year is when we make holiday. --> Noel ile yeni yıl arasında kalan hafta, bizim tatil yaptığımız haftadır.

April is the month when the spring comes. --> Nisan baharın geldiği aydır.

She was only twenty years old, when she had her first baby. --> O, ilk bebeğine sahip olduğunda, yirmi yaşındaydı.

The first Saturday of the month is the day when I get my hair done. --> Her ayın ilk cumartesisi benim saçımı kestirdiğim gündür.

I used to love that film when I was a child. --> Çocukken şu filmi sevmiştim.

I hated mathematics when I was at school. --> Okuldayken matematikten nefret ederdim.

He was quite shocked when I told him the truth. --> Ona gerçeği söylediğimde gerçekten şoke oldu.

Calll me when you have finished your work! --> İşini bitirince beni (telefonla) ara!

I love my home when I have dinner together with my family. --> Ailemle akşam yemeği yerken evimi seviyorum.

I was just getting into the bath when the telephone rang. --> Telefon çaldığında, tam banyoya girmek üzereydim.

How can you say, you don't like something, when you've never even tried it? --> Daha önce hiç denememişsen, bir şeyi sevmediğini nasıl söylersin?

You can't take it with you when you die. --> Ölürken yanında hiçbir şeyi götüremezsin.

This guy doesn't know when to shut up. --> Bu adam ne zaman çenesini kapatacağını bilmiyor.

When did you lose your camera? --> Kamerayı / Fotoğraf makinesini ne zaman kaybettin?

When does the train reach Ankara? -->Tren Ankara'ya ne zaman varır?

When I hear such nonsense, I get sick to my stomach. --> Böylesi anlamsız bir şey duyduğumda midem alt üst oluyor (rahatsız oluyorum).

When I studied in Ankara, I loved a beautiful girl. --> Ben Ankara'da okurken, güzel bir kızı sevdim.

 

I don't want to be bothered, while I'm recording. --> Kayıt yaparken, rahatsız edilmek istemiyorum.

You are going to post office. While you are there, can you get me some stamps? --> Postaneye gidiyorsun. Oraya gitmişken / Sen oradayken, bana bir kaç pul getirir misin?

While waiting, he felt asleep. --> Beklerken uyuyakaldı.

He gets 10.000 $ per month, while I get the half of it. --> O, ayda 10.000 dolar kazanıyor, ben o sürede yarısını kazanırken.

The man looked to the monument for a while. --> Adam bir süre anıta baktı.

Could he see the face of tall girl in a little while? --> Uzun boylu kızın yüzünü kısa bir anda görebildi mi?

While we were not at home, the natural gas exploded in our kitchen. --> Biz evde yokken, mutfağımızda doğal gaz patladı.

Please take care of my home, while I'm away. --> Ben uzaktayken, lütfen evime dikkat edin.

While there is life there is hope. --> Hayat varsa, orada umut da vardır.

While in Paris, I visited Eifel tower. --> Paris't iken Eifel Kulesi'ni ziyarte ettim.

The company has expanded successfully while winning numerous awards for quality of service. --> Şirket, sayısız ödül kazanırken, başarıyla büyüdü.

While analyzing the data, an error occurred. --> Veriyi analiz ederken, hata oluştu.

Please sit down while you tell me something. --> Bana bir şey anlatırken, lütfen otur.

I do not drink alchohol while wathing film on TV. --> Televizyonda film izlerken alkol almam.

Life is what happens to you, while you are busy making plans about it. --> Hayat, sen onun üzerine planlar yapmakla meşgulken, senin başına gelenlerdir / ne geldiğidir.

While market prices are rising, inflation can not be steady. --> Pazar fiyatları artarken, enflasyon durağan olamaz.

While the cat is away, the mice will play. --> Kedi uzakta iken, fare oynayacak.