Cevap :

“Dostları olmalı insanın, Aynen gemilerin limanları gibi”


Dostları olmalı insanın, arkanda kocaman bir dağ gibi, yeri geldiğinde sırtını yaslayabileceğin. Dostları olmalı insanı, etrafta fırtınalar koparken, yanında huzur ve güven bulup sığınabileceğin.

Yüreği dost özlemiyle dolu şair, ne güzel ifade eder dostu:

“Yanında yüksek sesle düşünür, en gizli sırlarına ortak edersin onu. Kimi zaman kalbini kırdığın, kimi zaman gönlünü aldığın olur.

Almadan veren, çağırmadan gelen, vedasız gidendir o.

Gün olur araya yollar, yıllar girer ama hep tazedir, sımsıcaktır anılar. Hatırlayınca gülersin, Korkmazsın… Buz üzerine yazılı değildir çünkü, yitip gitmez onunla alıp verdiklerin; Bilirsin. O benim ‘Can Dostum’ dersin!”

Dost dediğin güven vermeli sana, sende güven vermelisin dostuna. Hep senden almamalı, yeri geldiğinde, soğuk bir kış gününde, sen üşüme diye sana verebilmeli gerekirse, üzerindeki tek hırkasını.

Dost dediğin, öyle olmalı ki, herkes seni yalanladığında, ‘O söylüyorsa doğrudur!’ diyebilmeli. Sende doğrulukta yüzünü kara çıkarmamalısın dostunun.

Dost dediğin, arkadaş dediğin, herkes senden uzaklaştığında, sana daha çok yaklaşmalı. En zor zamanlarında bile, seninle yürümeli en çetin yolları. Sen zarar görmeyesin diye, delikten sana uzanan yılanın ağzına ayağını siper edebilmeli!

Nerde o eski dostluklar, nerde o candan arkadaşlıklar? Bir menfaat dünyası olmuşuz ki, üç kuruşa en yakın dostumuza sırtımızı dönüyoruz. Gerçek dost kara günde, dar zamanda, zor zamanda belli olur. İyi günde hep yanınızda, sizden ne menfaat alabilirim diye çevrenizden ayrılmayan, darda kaldığınızda ilk yüzüstü bırakana dost denir mi?

Aşık Veysel merhumun dediği gibi “Bir dost bulamadım, gün akşam oldu!”

Gerçek dost öyle olmalıdır ki der, bir gönül ve hizmet aşığı büyüğümüz “Aynı anda cennetin kapısına gelseniz, biriniz girince, öbürü dışarıda kalma ihtimali olsa bile, ‘Sen önden buyur!’ diyebilmeli. Yine aynı anda cehennemden çıkmak üzere kapıya gelseniz, biriniz çıkınca diğerinin kalma ihtimali olsa bile, ‘Önden sen buyur’ diyebilmeli gerçek arkadaş, hakiki dost!”

En basit bir elbise bile seçerken gösterdiğin itinayı, dost arkadaş seçerken gösteremiyoruz maalesef. İyi arkadaş sana dünyada da, ahrette de, cenneti yaşatan, kazandıran olmalı. Unutma, kötü arkadaş sana dünyayı zindan edebilir, seni cehenneme de götürebilir!

Gerçek arkadaş her zaman arkadaşının hep iyiliğini isteyendir. İyilikte önceliği ona verebilendir. Her zaman senin iyiliğini, iyi olmanı isteyen, kötülüklerden kötü yollara sapmaktan koruyandır. Ezan okunurken, senin ebedi kurtuluşuna vesile olacak Hakk’ın rızasına götürecek işlere seni teşvik eden, “Haydi kardeşim gel birlikte namazımızı kılalım” diyebilendir.

Okulda isen, ders çalışma saatinde seni derse teşvik eden, bilmeden başka yöne kayıyorsan, seni oradan tutup çekebilendir. İşyerinde senin başarılı olabilmen için elinden gelen gayreti gösterebilen, rütbe terfi söz konusu olduğunda önceliği sana verebilendir.

İyi arkadaş, gerçek dost ile ilgili misaller saymakla bitmez. Kısaca, seni her zaman iyiye ve güzele, senin için yararlı olana teşvik eden, sana zararı olacak, seni tehlikeye atacak her türlü çirkinliklere karşı seni uyarabilendir.

Aksi hareket eden, daima sen boş işlere teşvik eden, yasakları özendiren, zararlı şeyleri ballandırmaya çalışan, üç günlük dünya hayatının aldatıcılığıyla oyalayıp, ebedi hayatını mahveden arkadaş, dost olmasın daha iyi.

Bugün, teknolojinin ve sosyal medyanın da yaygınlaşmasıyla, arkadaş çevremizde alanını genişleterek farklı yerlere çekti toplum olarak bizi.

Özellikler çocuklarımızın gençliğe adım attıkları aklî ve rûhî gelişme çağlarında, iyiye ya da kötüye de yönelmelerinde arkadaşlığın büyük bir payı olduğu gibi, toplumların ve milletlerin ilerleme veya geri kalma alanında, huzur veya huzursuzluğa düşmesinde de önemli katkısı vardır arkadaş seçiminin.

Peki her tanıştığımıza, her konuştuğumuza arkadaş olarak bakabilir miyiz; Ya da gerçek arkadaş nasıl olmalı, biz nasıl hakiki manada arkadaş olmalıyız? İşte bugünkü yazımızda bunları anlamaya ve anlatmaya çalıştık.

“Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.” “Üzüm üzüme baka baka kararır.”
“Gül, güller arasında yeşerir.”
“İyi arkadaş, misk satan gibidir, hiç olmazsa kokusundan istifâde edilir; kötü arkadaş ise, körükçüye benzer ki, hiçbir yanından rahatsız olmasanız bile, en azından kokusundan rahatsız olursunuz.” der bize atalarımız.

Hz. Ali (r.a) arkadaş seçimiyle ilgili şunları söyler; “Ahmak ile arkadaşlık etmekten sakın. Çünkü o, sana faydalı olayım derken zararlı olur. Yalancıyla arkadaşlık etme. Çünkü o sana uzak olanı yakınlaştırır, yakın olanı da uzaklaştırır. Cimrilerle arkadaşlık etme.


Çünkü cimri olan, senin en çok muhtaç olduğun şeyi senden uzaklaştırır. Günahkarlarla arkadaşlık etmekten de sakın. Çünkü seni ucuza satarlar.

Kötü arkadaş, Allah’a karşı isyanı senin gözünde süslü (ve güzel) gösteren kimsedir.

İnsanların kusurlarını araştırıp duran kimselerle oturup kalkma; zira onlarla arkadaşlık yapan onlardan selamet kalmaz.”

Efendiler Efendisi (s.a.v.) "Kişi arkadaşının dini üzerinedir. Onun için kimi arkadaş edineceğinize dikkat edin. " (Ebu Dâvud) buyururlar. Bunu izaha gerek yok sanırım. O kadar açık ve net.


"Dostlar o gün birbirine düşmandır. Takva sahipleri müstesna. Ey benim âyetlerime îman edipte müslüman olan kullarım!.. Bugün size hiçbir korku yoktur. Mahzun da olmayacaksnız." (Zuhruf, 67-68) buyuruyor Yüce Rabbimiz. O gün, korkulardan emin, sevinçli olanlardan olmayı ümit ediyoruz.

Bir sonraki yazımızda inşallah, ‘candan iki dost’un örnek arkadaşlıklarına değineceğiz. Gerçek mânâda dostlardan, hakiki arkadaşlardan olabilme ümidi ve temennisiyle. Dostça kalınız. Selam ve dua ile.

olum bu sorumu şimdi bu allahım ya insan gibi yazıonda sorun sorun cevaplayalım